21
Yorum
67
Beğeni
0,0
Puan
3137
Okunma

güldük sonra
senin kadar kalın dudaklı olmasa da, çok güldük palyaço
süsümüz olsun istedik şu yüzümüzün çirkinliğine
kim demişti hatırlamıyor zihnim
bir peygamber mi
yoksa bizim gibi kendi yüzünden umudunu kesmiş biri mi
gülüşler yüzün süsüdür, diye
çocukluğumda attığım taş neden halen havada
yoksa ilk defa, yerçekimden uzak bir yere mi denk geldim
oysa yerçekimi Hamdi Bey
yerçekimi benim ikiz kardeşim
bilirsin çekip çekip durur ruhumu olmayan yakasından
bu yüzden değil mi, ruhum bedenimden uzak bir sandal gibi yalpa
üvey bir baba gibiyim kendi kendime, ellerim kalbime hep aynı eziyet
artık manastırın önünde el elle vermiş
ihtimallerin kapısında bekleyen bir halkın yüzü değilim
elleri hiç olmadım, belki biraz kalp kalbe gelmişliğimiz var, hepsi bu
hani bir zamanlar yaşamın ağzında birikmiş edepsiz bir küfür gibiydim
halen öyleyim, ne zaman bana seslense, kulağını tıkıyor dünya
hani, sürekli hiç çıkamadığım o dik yokuşları inerken / ya da
insanların, hayatın ve aşkın kurallarını anlamadığım zamanlarda
ağaçlarla konuşurken bulurdun ya beni
-halen öyleyim...
öyle büyük sorularım hiç olmadı
"ölüme secde eden insan
ölümü yaratana neden secde etmez" diye sormuştum
devlet ve devletçi halk
bunu devlete silah çekmek olarak geçti tutanaklara
ben dedim memur değilim, sene doksanlar
idam gömleği giymek özgürlüktür dediler, kelepçeleyin cümlelerini
sonra sen çıkıp gelmiştin, üzerinde memur ceketi, bıyık ve gözlük
devlet demiştin, çocuklar gibidir, palyaçolara bayılırlar
düşünceleri kahkahalarla bağırmayı öğretmiştin bana
ama ne gülmüştük, sanki nezarethanede değil de nezakethanedeydik
ama ne gülmüştük Hamdi abi, alayına ağız dolusu..
hani, biraz sokak lambasıydık, hep aynı sokağı bekleyen
evlerinin ışığı bir yansa, tüm İstanbul aydınlanır, dediğin sevdan
hele bir de perdesi kımıldasa, bilirdim kalbin kımıl, kımıl olurdu
adı neydi sahi Ayten miydi,
sırf sırtımız okumuş olsun diye yaslandığımız, o üniversitenin duvarına
-şu iki kıta şiiri yazmıştın..
bir manzara çiz bana.................................... gözleri, kalpten kilitli
içinde İstanbul olsun.....................................endamı İstanbul aynası
gümüş cumbalı evleri....................................ince kıyım boğaz edası
arnavut kaldırımları ile..................................saçları rüzgara dalgalı
eski bir şarkı İstanbul....................................kirpiklerinde kuş sürüsü
varoşlarında çingene edası...........................elbisesinde mor menevşeler
sevdaların en utangacı olsun…....................Ayten gibi, adı bende saklı…
ben halen senin o aşık oluşuna aşığım Hamdi abi
o zamanlar, yani doksanlarda, aşkın platonikliği yoktu
ya biz bilmeyecek kadar efkarlıydık
ya da sokak lehçesinden başka, yani ecnebice bilmezdik bu kadar
öyle dümdüz, adam gibi sevmek vardı, duvardan duvara
emek vardı, sadakat vardı, saygı vardı, "al yazmalım" vardı
ay ışığı diye bir şey vardı, yâr saçına ördüğümüz
en son kendi düğününde görmüştük Ayten’i
ha bire gülümsüyordu, tıpkı bizim palyaço gibi
acaba diyorum şimdi, sen mi öğretmiştin ona da
-içindeki zindanda "evet" derken, alkışlara inat kahkaha atmayı...
şimdi devirler devrildi şehirlerin üzerine
yani bildiğin gibi bir devriliş değil, sanki yeniden evriliş bu
bize hiç anlatılmayan o masalda kaybolduk Hamdi abi
asfalt bir tek yollara, şehirlere dökülmedi, içimize döküldü en çok
kız kardeşimin bez bebeğini sevdiği kadar, kimse kimseyi sevmiyor inan
o küheylanlar yok artık, eğri büğrü atlar koşuyor içimizde
masumiyet zincire vurulmuş, zülüm revaçta şahlanıyor
kimse gülmüyor artık, herkes öyle bir konuşuyor, öyle bir konuşuyor ki
sanki dillerinde tanrı ayetleri, samimiyet askıda artık, ekmek niyetine
kimse senin gibi ne saz çalıyor
ne de gülpembe’yi senin gibi söylüyor, gül kendi pembesine sevdalı gibi
ne de kimse sevdası gelin giderken ellere, ardından dua ediyor
-senin kalbin gibi...
ah be Hamdi abi
sen ne güzel bir adamdın
ne güzel öldün öyle
hani o talih kuşunu vuran avcıyı arıyordun ya,
onu ben de henüz bulamadım
fakat sen rahat uyu
gıyabında kahkahalarla gülüp duruyoruz, bizim palyaçoyla
-dimi palyaço...