0
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
589
Okunma
paslı bir geçmişi eritirken çocuksu sevinçlerim
yâd ettiğim ömrümü çalıyor kırgınlıklarım
yine bir veda mı geçiyor ağaran saçlarımın bahtsızlığından
ağlamak istiyorum anne boynu bükük karanlıkların ardından
orada bir sen mi beliriyor yoksa
umudum sarıp sarmalarken sarhoşluğumda geçmişimi
o gözleri hangi bahar siler çıkmazlarımdan
bu keşmekeş neyin vizyonu kurgularımda
sendeleyip fırtınalarında kavuşmak ay ışığına
bu yeni yangını söndürmek kolay mı vicdan yoksunluğunda
kendimle kalarak dalıp gitmek sonsuz vartalara
ekşi bir yüz belirtisi verir ahengini misliyle yalnızlığa
ve bu senden kalmış bir anıdır en son anlara
göğsünü siper et anne ölüyor gençliğim ruhunun üstüne
yaklaşırken ayrılık filizlenen toprağında buz gibi bir akşamüstü
terk ederken güneş ışığı şehri büsbütün bir akşamın koynuna
oğlum diyerek sızlatıyor yaralı kalbimi ince bir serzenişle
yapma evladım sonu yok bu işlerin yazık etme kendine
bak yaşın da geçiyor artık ekmek tutsun elin
hem evlendiririz seni hayırlısıyla kısmet olursa
yarın ne ben ne baban olmayacağız yanında
ahh garibim neler çekersin o mutsuz geceler yalnızlığında
bir vesvese ile çareler tükenmiş gibi hissedersin
kırılır ümidin gelip çatan son ağrılarına
yeniden başlamak gerek belki yeşermesi için ümitlerin
cıvıltılarıyla kuşların sabah neşesinde kumral hecelerde
bir beka arzusu çınlar kulağında her şeye inat
yaşamak altın harflerle yazmak yazgını kabul olmuşluğunda
5.0
100% (2)