2
Yorum
4
Beğeni
0,0
Puan
543
Okunma
Olmuştum toprağın, taşın çocuğu
Olamadım asla yaşın çocuğu
Çocukluğum geçti tarla tapanla
Harmanda gem sürdüm, çifti sabanla
Çıkmaz hatırımdan geçse de yıllar
Oyuncaktı bize taşlar, çağıllar
Ellik takar, arpa, buğday biçerdim
Testiyi başıma dikip içerdim
Huysuzdu korkardım Sarı Tosun’dan
Ruhum mest olurdu çam kokusundan
Arı bal yapardı kara kovana
Bayılırdım yufka, yeşil soğana
Kiraz toplamağa giderdim dağa
Otururdum bağdaş kurup çardağa
Pekmeze gaçamık banar da yerdim
Pantolon bilmezdim, şalvar giyerdim
Pınarın başında yapardık fasıl
Çok güzel günlerdi geçen velhasıl
Nenem tekerleme söylerdi bize
Dolunay olurken gece avize
Yıldızlar kandildi uyurken damda
Yazın yatamazdım asla odamda
Gökyüzü cibinlik, döşek topraktı
Yıldız saya saya uyku matraktı
İlk mektepte haylaz talebe idim
Hayalden hayale göçebe idim
İstanbul’u on beş yaşımda gördüm
Kulelide çakı gibi askerdim
Askeriye farklı, çok da güzeldi
Okudukça orda fikrim düzeldi
Şairlik yaşımdır plakam benim
Önceden hiç yoktu alakam benim
Pınarın başında fasıl özledim
Hemi de bilseniz nasıl özledim
Olsaydım toprağın taşın çocuğu
Kalsaydım çileli yaşın çocuğu
Ruhumun eşini güzümde buldum
Delibal, felekten öcümü aldım
Arıyorum yufka yeşil soğanı
İstanbul’da hiç yok, arı kovanı
Yıldız saya saya uyusam damda
Tonlarca hüzün var beton odamda
DELİBAL - Celil ÇINKIR