1
Yorum
12
Beğeni
5,0
Puan
872
Okunma

İnanmadığım ve değişmeyecek bir gerçek üzerine bir ağrı kesici
Ve salındı salıncak
Kıış uykusundan uyandırılmış gibi irkildi zaman
Demir alan bir geminin halat seslerinin rüzgarı yarması gibi
Bir dürbün merceğinden kendini en uzağa atmak gibi
Bir annenen göğsündeki yavrusuna ilk fısıldayışı gibi
Ve yaradanın zoruna gitti
Hani Yusuf devesinin üzerindeyken biraz kibirlenmişti
"Ağabeylerim ardımda, daha da korkmam" demişti
O bir an da olsa makamı en yüksek olanı unutup
Kendini kenan kuyusunun en dibinde bulmuştu
Ve hızlandı salıncak
Hızlandıkça silindi gerçekler belirdi işaretler
Bir kuşun varla yok arasında bir uğraşı vardı
Bir çiçeğin yerden göğe bir çabası vardı
Anladı ki hiçliğin bile bir varolma savaşı vardı
Ve yaradanın hoşuna gitti
Hani Yusuf kenan kuyusundayken kendine gelmişti
Herkesi herşeyi bir kenara itip O’na tövbe etmişti
Makamı en yüksek olan elbet bunu da görmüştü
Yusuf’u Mısır’a Sultan etmişti
Ve durdu salıncak
Kış uykusuna yatmak ister gibi devrildi zaman
Demir atan bir geminin halat sesleri gibi çarparak suya
Bir dürbün merceğinden en yakına bırakarak kendini
Bir bebeğin ağzındaki memeye ilk gülüşü gibi
Not: Yazıyorum ama hala inanmıyorum kurtuluşa. O affetse biz affedemeyiz kendimizi. Belki de ilaçtır yazmak. Hani sadece ağrı kesici misali. (Bunu da söylemeden geçemedim)
5.0
100% (5)