2
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
748
Okunma
Kömün Öğünde
Dedemin incir ağacı
Yüklü olurdu hep dalları
Yemişe dururdu
Kargası, kuşu, kartalı, kankası
Şahini, atmacası …
Adıyaman- Besni İlçesi
Beşkoz Köyü
Ne şirindi akan dereleri …
Acaba nasıldır şimdi
Otuzbir yılda
Üç defa uğradım oaralara
Kömün Öğün’de
Dedem otururdu
Hep tepede
Çoban püskülünün gölgesinde
Hep rüzgar eserdi
Bu tepelerde …
Kömün Öğünde
Sıra sıra nar ağaçları
Batardı göze …
Şimdi nasıldır acaba
Hayat o yörelerde …
Aşağıda Mustafa dedemin
Sıra sıra dutları
Damağımızda kalan tadı …
Sonra uzanıp
Asırlık fıstık ağacının gölgesine
Kömün Öğünde
Diyecek yoktu çocukken keyfimize
Beşkoz Köyü’nde
Sürekli söylenirdi
Veli amcam kürek elinde
Kömün Öğünde
Veysel amcam uzanır uyurdu
Bütün gün çınarın gölgesinde
Ümmet amcam ise
Acaip bir adamdı
Sürekli söverdi herkese
Gözlerinin tikiyle
Sorunca nasılsın Ümmet amca diye
şöyle bir kızarak bakardı
ve cevabı şu olurdu her seferinde
“Knendime eşeklik ediyorum,
Emmi kurban diye”
Sonra babam, durup dinlenmek
Nedir bilmezdi
Hiç bir günde!
Adeta yarışırdı iş için herkesle
Kemal Amcam ise hep kendi halinde
Hafta sonları gelirdi
Mustafa amcam köye
Aaaah ahh Cuma dayım,
Aaah Hüseyin dayım
Sürekli çalışırlardı kendi hallerinde
Eyüp amca sessizdi
Elinde orak, belinde kuşak
Çukur tarlasında bir durak
Çalışırdı yavaş yavaş berrak!
Aaah Ahmet amcam
Hala yaşıyor,
Ve yaşayan en yaşlısı kuşağının
Hesabı yoktur
Yeni sisteme göre yaşının
Hatçe yengem de öyle
Yüreğim, yaşayanlarada
Ölenlerde selam söyle …
Anam da, Sevgi anam da öldüler
Yıllar önce …
Köyümüzün en eski yerleşim yerinde
Kömün Öğünde
Çanlar çalar
Beşyüz davar inerdi
Kuşluktan süt vermeye …
Dereler yeşillikti
Binbir türlü rengiyle …
Şimdi yanıp kavruluyor
Kuraklıktan
Benim köyüm de!
Kömün Öğünde!
Uzanıp uyumak istiyorum
Mustafa Dedemin
Dutlarının gölgesinde
Kulak vererek Veli amcamın
Söylentilerine
Tekiş dedemin kel kafasını öperek
Yüreğimle …
Selam söyleyin ey kuşlar
Elif Halamın gözlerine
Nasılsın acaba Ayşe bibim şimdilerde
Selam söyleyin
Güllü teyzeme
Öpüyorum ellerinden sükunetle
Fatey teyzem kudururdu
Yanlış bir şey söylediğimizde!
Selam söyleyin
Esiri amcama
Öpüyorum ellerinden
Şemşi bibimin
Her zaman ki samimiyetimle …
Unuttum sandığım
O yerlere …
Bu gün geri döndüm
Kömün Öğüne
Oraya gömün demiyorum naaşımı
Ben gitmek istiyorum
Naaşımla Kayseri ….r köyüne
Selam söyleyin selam
Tekiş dedeme, Mustafa dedeme
Veli amcama
Adını yazdığım binlerce
Ruhu kalmış soyumun yedi göbek ötesine
Sizi de sevdiğim Gül Yanaklım gibi anıyorum
Yirmidört saatlik zaman diliminde
Ruhumdan selamlar gönderiyorum
Beş yıl okul okuyup
Onüç yaşıma kadar kaldığım köyüme!
Dedelerim ruhu içinde
Tekiş Mehmet lakaplı dedemin isminin nerden nasıl bir lakap olduğunu yıllaraca düşünüp dururken, Almanya’nın Frankfurt Goethe Üniversitesi tarih bölümünde okurken bir raslantı sonucu okuduğum Ingliz tarihçi Arnold J. Toynbee’nin bir kitabında rastlayınca Oğuz Türkleri’ne dayanan soyumuzun da bir geçmişin hikayesini de öğrendiğimde gerçekten sevinmiştim. Kütüphaneden, kitap aşırmak kolay olmadığı için ben de o kitabı, pencerede atarak şu anda kütüphanemde bulundurmanın da ayrı bir gururunu taşıyorum. Şiir bu akşam hüzünlü bir anımda ağlarken yazdığım bir iç seslenişin kendimle olan hesaplaşmasıdır aynı zamanda! Ve annemi, babamı, amcalarımı, dayılarımı, babamın amcasının çocuklarını, torunlarını da bu vesileyle ayrıca anmanın ayrı bir gururunu taşıyorum bütün yaşadığım hüzünlü anlarıma rağmen.
Okuyan ve yorumlayan herkese saygılar!
H. Hüseyin Arslan
Frankfurt am Main, den 06/07.04.200
5.0
100% (4)