9
Yorum
40
Beğeni
5,0
Puan
852
Okunma

"Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
ve bir orman gibi kardeşçesine."
Nazım Hikmet
Meşelerin, çamların nefesini doyurmayan
şu sinsi ateş kıvılcımları
ne kadar sağır ve gaddar
Sofya’dan seslenen Nazım’ın
ıhlamur kokardı doğduğu şehri
Kavak ağacının acısı düşer mi
Metin Altıok’un peşine
küçücük ötücü kuşlar
nasıl şarkı söyleyebilir
kıvır kıvır ağaç dalları olmasa
Otlar, kuşlar, beyaz bulutlar
çınar altında otururdu Turgut Uyar
Yıldızlar, mehtap ve boğaz
çamlar altında gelip geçmiş Özdemir Asaf
yüreği yufka bir kelebek
nasıl yarasını sarabilir
oynarken dizini inciten çocuğu
günbatımını örten yeşil dallar olmasa
Meşeyi bulutlara kanat çırparken seyret
ormanla sarmaş dolaş olurdu Oktay Rıfat
sene bilmem ne mevsim sonbahar
Bedri Rahmi zeytin ağacı, arkasında yâr
Serinliğinde ne varsa ormanın
işte ben ona yandım
yavru kuşun ilk uçuş denemesinde
yana yana
kıvılcımlar indi kanadına
kül olur kimse bakmaz
ağacın karanlık yüzüne,
fotosentez, oksijenli soluma
kimin umrunda
sanayi zırhını kuşanmış homo/sapiens
işleri tıkırında
Oysa insanlar eşittir cehennem ateşinde
Ormandaki ateş tuhaf değildir de ne?
Tanrım
tavşanları ve yağmuru koru!
5.0
100% (19)