9
Yorum
15
Beğeni
5,0
Puan
1050
Okunma

Ân be ân arıyorduk şiirlerde kusuru
Olmuştuk muhabbetin azat bilmez esiri
Hecelere yükleyip en muhteşem tesiri
Kalemimiz kâğıda fikrimizi sürüdü.
Yaşadığımız her gün alelade bir gündü
Mart’ın yirmi biriyse edebiyata ündü
Dünya Şiir Günü’ydü lâkin yasa büründü
Dostum Hülvani Baştuğ bugün Hakk’a yürüdü.
İki bin on dört idi Hülvani’yi götürdü
Salyazı’dan alıp ta Ankara’ya getirdi
Toprağın bura deyip başkentime yatırdı
Hakk’a çağıran sesi, çok seslerden gür idi…
Bin dokuz yüz yetmiş üç Âşık Veysel’i aldı
Sadık yâri toprakta derinlere kök saldı
Ardında yürüdüğü uzun-ince yol kaldı
Görmeyen gözleriyle görenlere pîr idi.
Ekinoksu yaşarız, hem yılda iki defa
Devran böylece döner onda gizlidir vefa
Kimisine ızdırap, kimilerine sefa
Yaşatırken evrende Mart tam yirmi bir idi…
Down Sendrom diyorlar ay yüzlü çocuklara
Sevgiyle koşuyorlar açılan kucaklara,
Gizlenip saklanmadan hep köşe bucaklara
Ortaya alınanlar kin gütmeyen ser idi.
Gece gündüz eş bu gün farkı yok birbirinden
İnsanlar da eş olsa sıyrılsa kibirinden
Zaman, mekân ve insan hayalin çilbirinden
Tutup sürüklenirken beraberce hür idi.
Girdabına düşünce bilinmezlik nehrinin
Sormadık bedelini cıncıfırlı mehrinin
Oysa ki gün geçtikçe kaybettiği behrinin
Ervahı dünyadaki tamahlara kür idi.
Bugün hep çiçek çiçek açıyor cümle nebat
Bir çiçekte gizlidir tohum ve hayat-memat
Nevruz dendi bu güne ömrü kaplar bu ebat
Baharın müjdecisi zannetmeyin sır idi.
Saymakla biter mi ki yirmi bir mart enleri
Sarı, kırmızı, yeşil... İlkbaharın genleri
Gelecek günler için temel edip dünleri
Aydınlığı kollarken karanlığa sur idi..
-muhacir bozkurt-
Mustafa KÜTÜKCÜ
21.03.2020 – DENİZLİ.
5.0
100% (10)