5
Yorum
11
Beğeni
5,0
Puan
1349
Okunma

MUHACİRLER
"muhacir bozkurt" mahlasını tesadüfen kullandığımı zannetmeyin.
Muhacir bir ailenin, tehcir hikâyeleriyle büyümüş bir ferdiyim. Ve bir şiirimde anlatmaya çalışmıştım. Bugüne kadar Suriyeli insanlar hakkında olumsuz bir şeyler söylediğimi hatırlamıyorum. Söyledim ise de belki, ânlık bir tepki olarak söylemiş olabilirim. Ama, kalıcı gerçekleri değiştirmeye hiç yeltenmedim. Zira, insan olan her şeyle karşılaşabilir. Karşılaştıkları ile mücadele edecek ya da uyumlu şekilde yaşayacak bir iradeyi ve dirayeti her zaman gösteremeyebilir. Bazen kendi iradesiyle, bazen içinde yaşadığı topluluğun iradesine uyarak hayatını sürdürebilir. Çünkİ: Aslolan, hayatı yaşamaktır. Bazen de sorumluluğunu taşıdığı canları yaşatabilmektir. Can, kıymetlidir.
Son günlerde yeniden gündeme gelen ve bu kez de ülkemizden çıkışları üzerinde politika üretilen mülteci, muhacir, sürgün, kaçak, korkak... adına her ne derseniz deyin, vatanından kopmuş insanların içler acısı haliyle yüzleşiyoruz.
Daha evvel bir şiir dinletisinde seslendirerek paylaştığım, ama tamamını vermediğim şiirimi bu kez tam metni ile paylaşıyorum.
Ben, Balkan Muhaceretini konu almıştım. Ama, bugün Suriyeliler ile yeniden gündeme gelen tehcirde yaşananların konusu hiç değişmiş mi? Tarih boyu aynı acılar yaşanmadı mı? Benim altmışaltıncısını tamamlamaya çalıştığım yaşımla gördüğüm, şahit olduğum Afgan muhacirleri, Irak muhacirleri, İran muhacirleri, Suriye muhacirleri.... Hepsi aynı acının parçası değil mi? Vatanından kopmak... koparılmak... meçhule savrulmak...
Bîçâre insanlar gayret kuşandı
Yurdundan boşandı, yola döşendi
Meçhule yürürken neler yaşandı
Sorun da söylesin tehcir olanlar…
Doğduğu topraklar geride kaldı
Huzurun yerini ızdırap aldı
Bin bir düşünceyle meçhule daldı
Sorun da söylesin tehcir olanlar.
Evlât ıyal nerde, nerede hane
Geriye dönmeye çoktur bahane
Dertleri azdıran daha daha ne
Sorun da söylesin tehcir olanlar…
Uzadıkça uzar bükümlü yollar
Boşluğu kucaklar hasretli kollar
Kaç kere kırıldı tuttuğu dallar
Sorun da söylesin tehcir olanlar…
Nihayet bu yolun bir sonu varsa
Bulunur elbette bir evlik arsa
Sırtından kazandı kimler, kaç parsa
Sorun da söylesin tehcir olanlar…
Aç mısın, tok musun diye soran yok
Hakkındaki sözler zehirden bir ok
Bilmeden varılan peşin hüküm çok
Sorun da söylesin tehcir olanlar…
Yollarda bıraktı birçok hastayı
Eliyle defnetti çırak, ustayı
Erbabı olmayan böldü pastayı
Sorun da söylesin tehcir olanlar…
Nerde bir istasyon görse gözleri
Umutla hızlandı yorgun dizleri
Sükût-u hayalle dönen izleri
Sorun da söylesin tehcir olanlar…
Bir teba huzurdan nasıl bıkarmış?
Akıl zıvanadan nasıl çıkarmış?
Bozkurt’u çakallar nasıl yıkarmış?
Sorun da söylesin tehcir olanlar…
Kimlerdi ihanet ocağı yakan?
Kimlerdi hırs ile körüğü çeken?
Kimlerdi sinsice kenardan bakan?
Sorun da söylesin tehcir olanlar…
Yaşamak dert oldu, ölümden yaman
Müslüman Rabb’inden diledi aman
Ah bir dili olsa, konuşsa zaman
Sorun da söylesin tehcir olanlar…
Bir daha yaşamak istemez kimse
Ah-u zar taşımak istemez kimse
Yarayı kaşımak istemez kimse
Sorun da söylesin tehcir olanlar…
Bir umut var ise dağın ardında
Muhacir umduğun bulma derdinde
Bin bir hikâye var her bir ferdinde
Sorun da söylesin tehcir olanlar…
-muhacir bozkurt-
Mustafa KÜTÜKCÜ
21.12.2018 – DENİZLİ.
5.0
100% (5)