25
Yorum
23
Beğeni
5,0
Puan
4440
Okunma

Bugün, 24 Kasım.
24 Kasım, ülkemizde 1981 yılından bu tarafa Öğretmenler Günü olarak kutlanıyor. Ben de bir emekli öğretmenim. 1980/81 öğretim yılında göreve başladım ve şu ânda emekliyim.
Mesleğe başladığım yıldan itibaren kutlanmakta olan bu, öğretmenler için ihdas edilmiş günde, herkes, birtakım şeyler söylüyor; vaatlerde bulunuluyor. Kimisi tutuluyor, kimisi tutulmuyor. Ben, bunları dinleye dinleye yıllarımı geçirdim.
Bugün, kendimle bir muhasebeye girdim.
Neydim? Ne Yaptım? Mesleğimi nasıl geçirdim? Nelerden etkilendim? Acaba nasıl etkiledim?
Bunun sorgulamasını yapmaya çalıştım. Bir şiir kaleme aldım ve kendim seslendirmek istiyorum.
İlk iki beyitte öğrendiğimi, öğrenim kaynağımı, o masum, minicik yavruları gözümün önüne alarak yazdım. Çünkü ben, mesleğimi onlardan öğrendim.
ÖĞRETTİM Mİ ÇOCUK SANA?
“Öğretmenim” dedim, sana… Çocuk, beni anlasana!
Sadeliği, duruluğu; sen öğrettin şeksiz bana..
Üzüm üzüm kara gözler, bende umut, huzur gözler.
Benim ruhum aslı özler; verdin sen hep “yok”suz bana..
Evet.
Yok demeden, yok nedir bilmeden hep verdi bana minicik yavrularım.
Acaba ben, ne yaptım, ne verebildim?
Şimdi, onu sorgulamaya çalışıyorum.
===================================
Dünya nedir, ahiret ne? Bilmez iken öz, fıtrat ne?
Uymasını Hakk emrine… Öğrettim mi çocuk sana?
Kıyam nedir, kıraat ne; rükû, secde, tahiyyat ne?
Niçin yönel sen Rabbine; Öğrettim mi çocuk sana?
Kâinatta nedir düzen, gökyüzünde nedir gezen?
Geceden kim nuru süzen… Öğrettim mi çocuk sana?
Çiçek açar bin bir nebat; sayısını bilmez efrat..
Nelerdedir en leziz tat… Öğrettim mi çocuk sana?
Bilmez iken rakamları; alttan üste makamları..
Birer birer saymasını… Öğrettim mi çocuk sana..
Tenden nefsi soymasını; yerine Hakk koymasını..
Ana - baba saymasını… Öğrettim mi çocuk sana?
Hakk’a iman eylemeyi; meleklerle söylemeyi
Resûl’ü can peylemeyi…. Öğrettim mi çocuk sana?
Dört kitabı hak belletip; ahireti tek belletip,
Kıyameti pek belletip… Öğrettim mi çocuk sana?
Hayır ve şer hepsi Hakk’tan; kader, kaza olmaz yoktan
Levh-i mahfuz yazar kökten... Öğrettim mi çocuk sana?
Hazan olur, düşer yaprak; dallar kurur, soğur toprak.
Bahar ile canlanır kak… Öğrettim mi çocuk sana?
Ölmek, Rabb’e tam visaldir; sonbahar, kış bir misaldir.
Kıyamete imtisaldir... Öğrettim mi çocuk sana?
Damarında dolaşır kan; kuru dala can yürür can
Ahreti tam böyle san… Öğrettim mi çocuk sana?
Saygı, sevgi, hürmet kime; izzet-ikram, ülfet kime?
Zikirle var müstakîme… Öğrettim mi çocuk sana?
Her sözünde doğruyu de, ardına at benliği de..
Doğruyu da, eğriyi de… Öğrettim mi çocuk sana?
Dedi-kodu, yalan, gıybet; riyâ, fitne en büyük dert .
Su-i zan ki; tam felâket… Öğrettim mi çocuk sana?
Düşmanı bil, dostu tanı; incitme ha sen atanı!
Vatanına can katanı… Öğrettim mi çocuk sana?
Senin halis bir ırkın var; hakir görme ırkın zinhar!
Tarih niye bu ırka dar… Öğrettim mi çocuk sana?
Kâinatı yarattı Rab; Âdem’e harç oldu turab.
Tufan geldi, kıldı harab… Öğrettim mi çocuk sana?
Nuh Nebî’nin soyu Yâfes; Türk, Yâfes’ten buldu mâkes.
Bunun için olmaz bî-kes… Öğrettim mi çocuk sana?
Aslını bil, sakın şaşma! Hesaplı ol, haddi aşma!
Tefrikaya asla düşme!.. Öğrettim mi çocuk sana?
Altaylardan çıktı Soy’un; yirmi dörde vardı Boy’un.
Bozkurtsun sen, değil koyun… Öğrettim mi çocuk sana?
Bilge Kağan, Tonyukuk’u; kamu denen zor hukuku,
Helâl azla haram çoku… Öğrettim mi çocuk sana?
Sürülmüş bir oktun yaya; bazen atlı bazen yaya..
Nasıl vardın Viyana’ya… Öğrettim mi çocuk sana?
Erenlerin, evliyan var; bir duası bin dert savar..
Pîr Yesevî, can ihtiyar… Öğrettim mi çocuk sana?
Alparslan’ı anlattım mı; Malazgirt’i inlettim mi?
Tarihini dinlettim mi… Öğrettim mi çocuk sana?
Dedem Korkut kim olurdu; beni bende kim bulurdu?
Hayrım için kim solurdu… Öğrettim mi çocuk sana?
Hacı Bektaş, Yunus Emre; davet eder bir tek emre
Yön verirler koca ömre… Öğrettim mi çocuk sana?
Aşiretten devlet oldu; altı yüz yıl kudret buldu
“Kara Osman” neydi, n’oldu… Öğrettim mi çocuk sana?
Fethederken İstanbul’u; Fatihine çizdi yolu.
Akşemseddin denen kulu… Öğrettim mi çocuk sana?
Akdeniz’i bir göl etti; deryaları düz yol etti.
Barbaros’um kimdi, n’etti… Öğrettim mi çocuk sana?
Kalem kalem minareler; çevresinde gül hâreler.
Sinan ile bin pâreler… Öğrettim mi çocuk sana?
Kalem elde kelâm dilde; semâ semâ açan gülde..
Mevlâna’yla gülen belde… Öğrettim mi çocuk sana?
Konya merkez uydu Tebriz; mesnevîyle oldu lebrîz
Mevlânâ’dan mühürlü iz… Öğrettim mi çocuk sana?
Pardon değil, affet deyi; Türk diliyle çek hey heyi!
Karamanlı Mehmet Bey’i… Öğrettim mi çocuk sana?
Pir Sultan’ım, Dadaloğlum; tezenede coşar gönlüm..
Koç Köroğlum, Özay Gönlüm… Öğrettim mi çocuk sana?
Hacı Ârif Bey’den beste; Hafız Burhan zirve seste..
Kurraları deste deste… Öğrettim mi çocuk sana?
Anadolu denen hana; bin el uzar tek sahana…
Kucak açar, mazlum cana… Öğrettim mi çocuk sana?
İyi niyet bedel ister; sebat ister, cedel ister..
Donu kanlı koç del’ister… Öğrettim mi çocuk sana?
Üç kıtaya hükmederken; dilde Kur’an zikrederken
İhaneti gördük erken… Öğrettim mi çocuk sana?
Bir boğazda yedi düvel; dostum vurdu elden evvel..
İhanetle büküldü bel… Öğrettim mi çocuk sana?
Karşı koydum canla-başla; topa karşı sopa, taşla..
Vatan sathı toptan kışla… Öğrettim mi çocuk sana?
Hainlerden olmaz korkum; söylenecek her ân türküm..
Hem Müslüman, hem de Türk’üm… Öğrettim mi çocuk sana?
Savaşmaktan olmaz ürküm; kanım sade, saf kan Türk’üm..
Zerre zerre Atatürk’üm… Öğrettim mi çocuk sana?
Şayet yanlış yaptımsa ben; dilim dilim dil istersen!
Ben maziyim, gelecek sen… Öğrettim mi çocuk sana?
muhacir bozkurt
Mustafa KÜTÜKCÜ
24.KASIM.2013/Pazar – DENİZLİ.
5.0
100% (22)