0
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
411
Okunma
En makbül hatıralarım arkamda bayat
Bir yıl daha yaşlanınca demlendi hayat
bana ne, kaç yıl kaldı geride siz sayın
Zemheri kışı on altısıymış ayın
Cumartesi günü duyulmuş ınga sesim
Şaplağı vurunca alınmış bu nefesim
İstanbul sabahına gözlerim açılmış
sülaleme harika bir sevinç saçılmış
“cengiz” fısıltısına esamem ağarmış
emekçi eller kumaş kundaklara sarmış
Kış çocuğuyum kalbim gürül gürül ocak
Ana, Baba, Kanlıca, dostlar budur kucak
Anne kokusunu duyunca geçmiş hıçkırık
Buradan bakınca Kalbim hayata kırık
Dile kolay, binlerce gün artık geride
sevdalar içime girmeden kalmış deride
değerini bilemedim hayatın suçluyum
ancak ufak anlar var onlarda mutluyum
cesaretle baktığım bir sürü fotoğraf
hatıralar her daim ziyandan yana taraf
kutsamadım kendimi belki budur hatam
dedem severdi torununu işte paşam
şimdi ben seviyorum oğlumun oğlunu
“paşam” deyip anıyorum onun ruhunu
5.0
100% (2)