11
Yorum
36
Beğeni
0,0
Puan
938
Okunma

nereye indireceğiz artık gökyüzünden
bulutlarda eriyen, uçamayan kuşları
yoksul bir çocukluktan yapmıştı kanatlarını
düşsel oyunlardan, yan yana dizilen taşlardan
kavak değnekten kılıçlarla yeryüzünde
tükürmeden gözyaşına, küçük küçük ellerle
bir değirmenden havalanırdı kuşlar, mısırlardan
güneşli kirazlardan, erikten, dimdik
orduydu ayaklarımız çıtırdayan dalda
ninemizin türküleri devinirdi dilimizde
bir yerde durmazdı uçmak
uçmak uçmak uçmak!
gülümsemek havalanırdı, çatlak duvarlardan
kurardık yine de kendi yalnızlığımızı
uçulamayan yer minderinden seyrederdi tanrılar
tavan arası kuş gözü pencereden
ay dönerdi sırtını ışıklı hanelere
heey kuş!
uçtuğun gökte misin?
indiğin yerde misin?
nerde soluyorsun havamı?
bütün nineler öldü, kemik dedeler
işte, g’örüntü dünya , pamuk ipliği, has ses
işte, sus pus kanatlar düşürdüler ofları
yıkılmadı duvarlar ve özgürlük hapiste!..
19. 02. 1997 / Nazik Gülünay