0
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
629
Okunma
"Şaire şiir yazmak cahil cesaretidir." demiş Tazeoğlu.
Bir cesarettir yazdım.
O bunu bilmese de.
Uzun bir gökdelenin tuğlaları arasında mahsur kalmış bir çakıl taşı misali müdehalesizce seyrediyorum yüreğime od düşüren günahları.
Hareket komutu vermeme rağmen beni dinlemeyen ayaklarım,
Kaldıramadığım gücü çekilmiş kollarım,
Tek bir kelâmı bana çok gören dudaklarım,
Kendine belayla ödüllendiren vücudum;
Kendine gel artık
Yârin dudakları seni çağırıyor kendine
İç o dudakları, susuzluğunu dindirircesine
Yârin kolları sana açılmış
Koş, sığın o limana
Eğer bana değilse deme
Hangi eğer ’den fayda gördün ki dünden bugüne?
Hangi eğer sana mutluluğu bahşetti?
Eğerlerin canı cehenneme
Bugün de olsun de
Dudakları dudaklarım, ruhu ruhumla olsun
Yârin adımları sana doğru geliyor
Yürü! sevgi oradan geliyor
Yârin ettiği son dua sensin
Unuttu seni deseler n’olur acep hâli
Sevdiğini baş edilmez bir yokluğa terk mi edeceksin?
Gözünden akan yaşları sadece izleyecek misin?
Silmeyecek misin ıslak gözlerini?
Korkma cânânın bilir kıymetini
Ey zavallı, iflah olmaz bedenim;
Kal artık. Sarıl o eşsiz huzura
Sığın ebedî kalkanın ardına
Dudaklarınla hapset cenneti
Bak nasıl da gülümsedin
Hayali bile muhteşem değil mi?
Yarınımızın varlığı bu kadar belirsizken
Kendini yardan ayrı kılmak,
Tanrı’ya şirk, Ademoğlu’na haksızlık değil mi?
N’olur çekme artık bu eziyeti.
İnsan yârdan değil kendinden çeker derdi
Sarıl gücünün yettiği son hadde kadar
Zira tüm mânâlar yârin kollarında yatar
5.0
100% (5)