1
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
1614
Okunma

Bu kaçıncı 14 şubat sensiz geçen;
Her uyanışımda sol yanıma
sızılarını bahşeden,
Tenimin yanıklığınının merhemi
olan gülüşlerini alıp giderken
başka diyarlara,
Sağırsızlaşan kulaklarımda ’insafsız
sevgili ’ türküleri yankılanıyordu
eski radyolarda,
Ve her nakaratında ismini
haykırırken dudaklarım,
İhanetinin bedelini dilsizligime ödetiyordun karamsar
kokulu mısralarınla....
Bu Kaçıncı 14Şubat sensiz geçen;
Ölüm çanları çalarken ayrılık
senfonilerinde,
Acılarla cebelleşen ruhum sevgine
muhtaçtı oysa,
Güneş saçarken mürekkebini harap
gönlüme,
Demini almış duygularımla kapına
geliyordum elimde kalan son mumla,
Ve dökerken içimi yasladığım limanlarına,
Gururunu inciten sözlerinle
ıstıraplarını düşürüyordun payıma...
Bu Kaçıncı 14Şubat sensiz geçen;
Yolunu kaybeden Şair misali
yitiğini ararken,
Tamamlamayan satırlarıma nefret
tohumları ekiyordun,
Paslanan yüreğim köz olup erirken
yokluğunun enkazından,
Dört duvar arasında kalan umutlarım
son nefesini veriyordu,
Ve aşkın en masum halini yaşarken
tozlanmamış raflarda,
Kanadı kırık bir kuş gibi yaralarımı
saracağın günü bekliyordum,
Gel kurtar Şairini!
Sevindirme elleri....
5.0
100% (5)