1
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
774
Okunma

hıçkıra hıçkıra ağladım
anlıyor musun...
sahibi mi var o suyun
bir yudum içebilir miyim...
büyük değilim bak küçüldüm kayra
hani tane tane büyütmüştün asmalarda
yaprak koruyamamıştı ruhumun kenarını güneşten hani
rengim fazla atmış o yüzden
hani
kayra
bir yudum içebilir miyim...
bir duvarın dibinde oldu her şey
ney sesi duymuştu köklerim
derinliklerinde toprağın yastık altında
aldanıp kavrulmuştum
hıçkıra hıçkıra
bir yudum...
bebek ağıdı vardı
bileklerinden hizalanmış yavrucakların
karınca azminde hani
yuvalarından
o deliklerden seraplarca fışrkıran bulutsu sular
yağmurlar...
yağmurları çalmışlar gökyüzünden
bulutlara görünmeden
sesini duyduğum
hıçkıra hıçkıra
sanki ben ağlamıyordum da
su kaynıyordu gözlerimin oluklarında
kalbimin yangınıyla...
ben aciz ateşlerin kükreyişiyle yürüdüm
ardımda uğultularıyla köklerimin
toplanamadım aziz bir zaman
yapraklarım sararmıştı hani
izimi şaşırdım sanki...
kainatın en şuursuz yerindeyim sanki
dışımdan içime konuşuyor har
içimden dışıma dışıma
bir yudum
...
5.0
100% (4)