4
Yorum
12
Beğeni
5,0
Puan
1167
Okunma
Saçlarıma gül renginde takılan
kısa bir tül perdenin ardından yazmaya başladım bu şiiri.
Yaz yağmurları
ıslatmaya başlayınca
cam bir şişeyi,
Karnımın içine
Kurutulmuş orkideleri doldurdum..
"Güneş, kıvrık sesiyle uyandırdı beni.
-Günaydın,
"Mor elbiseli kadın"
Sonra, küçük bir deliğin ağzında duran ayak
sesleri de kesildi...
Yaban otları ve
Dudağımın iki kenarında bir ıslıkla birlikte yerleşen gövdeme
Mor renginde imzalar atıldı..
Günüm dolunca
Kırmızıya olan inancım söylüyordu bunu.
İnce bir sızıdan
Çizgiler çekmeliymişim yüzüme..
Ellerimde uçuşan kelebeklerin,
ön kısmına porselen ağırlığında bir kederin resmini yaptım.
Bir kabak çiçeği taktım burnuma,
Dudaklarıma incir reçeli.
Hep merak içinde sordum
Ağzında dişi olmayan bir kadın
Ne yiyordu da böyle iri gövdesinden yukarıya doğru
Ateş topları zıplıyırdu hayata..
Göbeğinde büyüyen
Bir boynuzla
Kaç yoksulu doyuyordu bir anne?
İrkilerek
Suya dokunan bir kaç rüzgar gördüm.
Kuşların adı
Göç’tü
Hadi dedim
Yukarıya çek beni Tanrım!
Sonra aşağıya doğru eğilmek istiyorum
Ritmik sayılarla..
5.0
100% (5)