1
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
949
Okunma

Sığıntı
İlerledikçe içeride,
Yaklaştıkça uzak...
Elini uzattıkça kopuktu,
Yanına çektikçe tuzak!
Kelimeler arasında biyerde;
Buğulu camlara konan...
Sigaralar cenneti gökyüzünü,
Derin gözlerle delen.
Sefil gecelerin bekçisi:
"Ayna vatan yüzü, yalnızlığı zifirinin"
Esirgenen kulunun kara soyadında,
Bedbah kaderin kifayetsizliği.
Ölmek kadar tanıdık hatıralarına,
Eziyetle dost tenin rengi.
Uyku kadar ederi rüyaların,
Şimdinin gerçeği gibi YALAN.
Bırakmayı seçiyordu istemsiz,
Yeşertmesi gerek imkansızlıklarını.
El içinde avuçlanarak boğulan,
Umut tohumunu el içinde yetiştirdi...
Çokça fısıltı içinde kulak tırmalayan,
Nankör dokunuşların gürültüsünden epeyli.
Kapatılmamış davaların temsilciliğinde,
Ağır suçlu bir masumdu.
Ne çabuk unuttu hayat!
Ne hüzün vurdu limanına seyrin!
Gözyaşları selinde kirli bir vurgundu,
Her başlangıç gibi aniden son bulan
Neydi çekilmesi gereken?
Taşınması gereken bir kalp mi?
Bir elmi yaralı? bir film mi dram?
Soygun muydu yoksa böylesi sillesini sıyıran...
Yorgun ocaklarda...
Pişmişlik sahici sevinç,
Kasımpatılarını kurtlayanlara,
Misafirlik eyler.
Bilmeyi istedi.
Görüp duymayı ilmi.
Sezgiden uzaklaştırıp kendini,
Yargılayanları bilmeyi!
Kaçmayı denedi aralıklara.
Toprağında özgürlük açmayı.
Yaşatmayı denedi, önce kadmini,
Sonra yarını hakkıyla kuşatmayı.
Savaştıkça barıştı...
Güldükçe ağlayarak.
Zamanla yarıştı her nefesinde.
Kör nefsi herdaim imanla çatıştı.
Yanaştıkça sırıttı sapsız rota.
Karıştıkça kırıştı güzelliğin...
Özelliğin ayrışırandı böylesi homurdanmalara.
Kimi zahir bir yansıma kimi cevap muhammalara...
Eski hisli yeniydi baharı.
Az kadar çok, zulüm kadar bereket!
Esas dağı, rüzgarı, hüneri enginliği
Bitikliği ahu yeni! Gariban bir sığıntı!
5.0
100% (1)