Cürmü yakılmış bi’dona
Dört duvarından çekerek
Nizam vaveylasında
Feri inen bir Darbukacının
Hamaratı koltukta biten bir gardiyanla çatışmasında
Olgun bebek kokusuyla
Çıldırmış kapalı şartlar gladyatörü
Koltuğunda göz
Yastığında mermer taşı olana
İşine karışana
Oyununu bozana
sokulmuş hınçlı bir rüzgarla selam
Gönderiyor maço kızı
Heybetli bir tefekkürde
Sıyrık
Ve de katmerli bir ışık ile

Karınca yolunda bir meze
Akşam sehpasında çekirge olur güneşle

Sakızı ağzında düşen bir çocuğun
Sarmasına yapışırken bir uykuda
Cam üstünde kara bir bulutla
Ayın tutulmasını beklerken
Kaseti tutulmuş bir filmin
Ayaklarına tutulduğu bir aşktır

Bahr i sukutta
Tutar ďişli
Ehli bedişleri
Dışlanmış bir y’ok olur
Gulizarında kovan olur bir periye yalvartarak
Kavanozunda ayın kristalimsi yüzünü hatıra getirerek
Yağmurun cubbesinde kalın harfler bulutlarda
Horozun örülen kazaklarını
Bir dedeyle ter döktürür tarçınım

Ve elveda diyerek
Çarmıhında sopanla
Yokla beni
Başı büyük kiyametin gölgesinde
Çekerken seni
Beni zakkumunda boğ
Oh ohluyarak..
Kov beni dergahından
Öldüm sana...
Gezgin imgeler...