1
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
443
Okunma
adam,
sıcak yatağına girer gibi girdi acılarına.
kabuslarının koynunda
afyonlu bir fahişeydi hayat.
bekaretini sıkıca tutuyordu avuçları arasında.
ve bağırıyordu avaz avaz.
"hepsi benim
hepsi benim
hepsi ben-im"
korkak düşlerin ıslak çarşaflarından
soyunuyordu adam.
etini sunuyordu hayata.
"al !
al işte hep-si sen-in"
gülüşüyorlardı sonra...
kim neye gülüyordu sor/gula/madan...
ateş ki,
buz soğuğuydu seviştikleri gecelerde.
ve yaralıydı rüzgarı iklimlerinin.
ve kavgalıydı ağaçlarla.
o rüzgarlar ki, paramparça...
ateş ki,
buz soğuğuydu tenlerininin birleşmesinde.
titrek, yapışkan ve yorgun
ve en çok da korkarak düşüyordu adam
çırılçıplak uyanışlara.
gözleri kanıyordu el değmedik yerlerinden.
hayat,
gülmeye devam ediyordu şuh kahkahalarla...
"yak hadi bir sigara daha" diyordu.
yakı-nı-yordu adam.
sıcaktı duman.
ve damağı kül tablası...
söylendi öfkeyle:
"kor basayım küllüğüne"
sustu sonra.
göğsünün yosunlu yanına uzandı elleri.
"hay senin" dedi
aynı öfkenin lanet sesiyle
"hay senin"
kalktı acılarından sonra,
kalktı bir haziran sabahı yatağından çıkar gibi.
yerdeki parkelere
duvardaki resimden bakan gözlere
ters ters baktı.
"bakma, olmuyor.
dağıtmaya hevesliyken insan
düşleri toplanmıyor.
bakma dedim anne
n’oluyor?!"
ufaldıkça ufalıyordu adam,
ev, büyüdükçe yorgun düşüyordu.
atlatıp yalnızlığını yatak odasında duşa giriyordu.
"affet
affedicisindir hep" diyordu sonra.
arınıyordu sevişmelerinden.
pişmanlıkları,
vazgeçilmez korkuları vardı adamın.
hayatın en mahrem yerinden öpmüştü bir kez.
bırakmıyordu dudakları.
acı-nı-yordu yeniden.
susuyordu sonra.
bırakıp bilincini h-içine öylece duruyordu.
akşam oluyordu yeniden günün ince belinde.
ve yeniden soyunuyordu adam,
ağlak fahişesinin etine,
kendi etinden...
acı-ma-lar biriktiriyordu tırnakları arasında.
"hay senin" diyordu...
hadım edilmiş bir döngünün etekliği altında
her gece yeniden aynı düşü görüyordu...
5.0
100% (2)