22
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2159
Okunma
Boş bir o kadarda nahoş zamanlarda
Eksik kalan yanımı topluyorum
Tahta pencereli o eski ev var ya hani
İşte o pencere ardında sokakta olanları izliyorum
Belkide artık olmayanları düşlüyorum
Cam ayna oluyor çocukluğum yansıyor gözlerimden
Uzanıyorum geçmişe
Çığırtkan sesiyle tepside yoğurt satan
Mahallenin topal yoğurtçusu çıkıyor
Leblebi tozu aldığımız bakkalın önünden
İki eski gömleğe Çingen lastiği veren
Eskici rıza amca geliyor
Siyah ceketi hala üzerinde bak
Somun ekmek doyurmazdı bizi
Çarşı ekmeği almak için fırına koşardık
Yarışı kim kazanırsa sıcak ekmeği o taşır
Onun elleri yanardı
Hatırlarmısın elim yandı ağladım diye
Yarışı hep kaybederdin bilerek
Benim bilmediğimi sanarak
Köy peyniri arasına birazda maydanoz
Ayaküstü kahvaltılarımızın tadı yok artık dilimde
Kapı önündeki dereden yolları sulardık
Sende kerpiç evin tahta kapsını aralar gülümserdin
Kimse bilmezdi sen her sabah kime gülerdin
Biz göçtükten sonra duydum ki
Fırın yarışını kaybetmemişsin hiç
Yol sulanırken kapı ardına çıkmamışsın
Ayaküstü sıcak ekmek arası kahvaltılar yapmamışsın
Bak ben yine tahta pencere önündeyim
Sen tahta kapı ardında
Bir tek farkla
Yolu sulayan kızım
Kapı ardından gülümseyen oğlun
şev