10
Yorum
28
Beğeni
5,0
Puan
1368
Okunma
Öyle telaşlısın ki, söylenip giden türkülerin arasında
İçimden eğil saçlarından öpeceğim
Yağmurlardan önce diyesim geliyor
Sen hep vapurları izliyorsun, denizi, martıyı
Ellerimi koyacak hoşluk bulamıyor kalbim
Yüzümü yaslayacak duvar
Başımı okşayacak göğüs...
Ellerin perdeye uzanıyor, karanlığı örtme, ört...
Yine hotel California çalıyor yan odadan, bir türlü eskimedi
Ve bir türlü taşınamadı gitti şu yan oda içimizden
Ne kadar fakiriz sevgilim, ne kadar ahşap
Hep pasaklı saçların, yağmurdan önce öpülesi
Biliyorsun baş ağrıma iyi geliyor teninin o mahşer kokusu
Yine de çok yaklaşma tansiyonu çıkmasın gecenin
Hele tütün kokan nefesinin, anasonu sarmalayışı
Siyah saçlarının omuzlarının beyazından aşağıya devrilişi
Sanki bir şelaleye diz çökmüş dizlerim
sanki dünyanın başı başımda dönüp duruyor
Aklımda bir şey vardı, bak unuttum yine,
Unutmayı da unutabilsem keşke
Sevişirken kısılıp kısılıp duran gözlerini unutsam
Tenindeki söndürülemeyen orman yangınlarını
aLaÇaTı - Kasım 2001
5.0
100% (11)