14
Yorum
50
Beğeni
5,0
Puan
1226
Okunma
www.youtube.com/watch?v=V0kPSDHQRFk
Yolculuk;
kurumuş otların arasında
bir patikada ilerlerken
çıplak ayaklarım
ıslak toprağı sevmişti adımlarımda
sisin büyüsü
bilinmezi görememekten geliyordu
SES!
adımlarım hızlanmıştı
koşarken kurumuş bir dikene basınca
terlemiş alnımı silip oturmuştum
çamurlu ayağımı silince
dikeni bulduğumu hatırlıyorum
çıkarmalı mı?
öylece orada bırakmalı mı?
sanki o ana dek alacağım
en riskli karar bu gibiydi
insan dikenini sever mi?
ilk battığında değil
aradan geçen makul sürede
cildinin arasına yerleşip
ince,
siyah
bir çizgiye dönüştüğünde
O,
sorar ya
’’çocuktum ,
çıplak ayak yürürken
annem ayak seslerimi duymasın diye’’
gülümseyişini
bir öpücükle
o ize hediye ettiğinde
diken bile sevilir işte...
Yolculuğun tarifi;
görmekten korktuğumuz bir diken
çocukluğun patika yollarında
durup beklemeden
soluksuzca koşarken
benliğimize saplanan gençliğin öteki yüzü
sorgulayış,
SES’in iç güdümü
korktuklarımızı görmemek için savaşımız
içimize batan şeyleri kanıksıyoruz
bir AŞK
öpünce öngörmediğimiz anılardan
eski
yırtık
unutulamayan
bir
acısını
bile sevebiliyor
İnsan.
Deniz...
5.0
100% (24)