Bu gece bu sehiri bırakıp ta giderken
Önüme setler çeken gururuma dur deme
Ruhumu sakladığım tene veda ederken
Düşen her damla yaşı yollarına sur deme


Yâr denen uçurumdan bedenimi salarak
Yıkılmış duyguların enkazında kalarak
Masumane hüznümün günahını alarak
Vuslat saatlerini hicran için kur deme


Kaç şafağa küsüp te kaç geceye darıldım
Kaç sözle vurgun yedim kaç parçaya yarıldım
Siper edip göğsümü kaç kurşuna sarıldım
Karanlık yarınları şakağından vur deme


Sanki çöl ortasında yorgun yitik bitabım
Bana bile yabancı kırgın keskin hitabım
Eski raflarda kalsın ömür denen kitabım
Şer olup görüneni hayırlara yor deme


Irmaklar şaşırıp ta ters yöne aktığında
Ufukta batan güneş suları yaktığında
Hakimler infaz için çarmıha çaktığında
Suçum aşk’a müebbet biliyorum sor deme




Hüzün Bulutu



...