10
Yorum
30
Beğeni
5,0
Puan
722
Okunma
..
İST.
söylenir aklın’ca-yâr
İdeal’ist
sürreal’ist
din-lenir İstanbulum
çarşı pazar
efendiler zatlar evliyalar
elif gibi mi durur
sakil mi ? bakanın gözü nûrdan mavi
her y’ânı ruhanî
selâmı üçk-ağıt durağı
gerçeğin rengi sırrı kadim defteri
hep eflatunî
zarfçı tırnakçı sorar adresini
yüzü güz yeşili
vagon vagon haydar’paşa
-iki kelâm etsek hanfendi-buranın yabancısıyım !
-siz de mi ? (iyi)
-lütfen ben taşıyım valizin’izi
-aşk merdivenleri kibarlığın kaderi
-’değil mi galata kulesi’ ?
Pera-landık
üç gün gündüz’süzdü geceyi pırıl pırıl turkuaz
ek’sen marmara
kızıl kanatlı martılardan
ılınmış suyu boğazın
aheste çekti med’ceziri yıldızlar
mehtaba nazire hareleri
girdabın kucağına
bir balık zıplayarak yüzüyor sahilin eteğine
yakamozlar neden rahatsız ki
gevşetmiş hâlbuki
ışıltısı kristâl mineli
narin bir kayada salınan yosunların belindeki kemeri ?
ardı sırım açık pencere
içimizde derin deniz kokusu
dağılmış saçlarında iyot
rengarenk peymane
ser-imizde pembe kanatlı zühre
dokunsan
ağlayacak tanyeri//saklamış grisi taba rengi
doğmasın diye güneşi
günaydın mösyö’’ demeden doğruldu yatağından kadın
aynada akşamın dudağından kalma siyah bir ruj izi
neler oluyor’ diye !
bozamadım sessizliği
habersiz ve izinsiz
iki pejmürde kılıklı kişi girdi içeri
işte tam O ân hissettim sevdiğimi
sessiz yudumsuz içtim saniyeleri
-’hadi gidiyoruz’ dedi biri
yarım bakışının içinde mahzun ve mahçuptu elâ gözleri
anladım bühtânı ve nedameti
sonra
aşk-ı nihayeti
-teşkilâtı mahsusa-dandı her iki görevli...
..
5.0
100% (23)