3
Yorum
11
Beğeni
5,0
Puan
407
Okunma
dün gece sabaha kadar gözlerimi tavana diktim
göğü yorgan, yeri çarşaf yaparsam
yıldızlar şık durur yatağımda diye düşündüm
dünya delisi olmak nasıl bir şey acaba
bir galaksiden diğerine geçmenin sırrı
ayaklarım yere sağlam basmasın
hatta hiç basmasın
yer çekimine direnip gideyim bu diyardan
hem insandan başka şikayet edeni duydunuz mu uzaylılardan
doğum ve ölüm arasında bir durak dünya
sonunda nasılsa düşeceğim gövdemden
hem insan insanı iyiliğe taşımaz
bana müsaade köşe başında inecek var
dün gece gemileri havada yürüttüm
atları denizde koşturup cümle mantığımı çatlattım
kendimle alay etmenin yolunu aradım
cinnet ile illet arasında insanlığımı izledim
cemre-i vusta’yı bacağından tavana astım
gözleri ateş, gövdesi taştan
ellerini göremedim ama ayakları insandı
insan iskeletini oluşturan kemikler
ona şekil veren et ve deri
milyarlarca hücreden oluşan karmaşık bir düzenek
kafa tasımın sertliği ve avuçlarımın yumuşak içi
çizgiler kaderden aşka giden yol haritası
insan herkese göre tanrının harikası
aslında o kadar da değil
toprak ve su karışımı üstelik çamurdan
karayı istila etmiş kendine yaradan
yedi sudan, yedi vadi inşa ettim
dokuz taştan, dokuz kule
yer çekimine meydan okuyacak kadar kanatlandım
toprağa mezar eşip taştan ateş ürettim
ölmek herkesin kaderiyse red ediyorum dedim
inançsızlığımdan değil benimde inandığım var
yüzümde sakladığım sır gizemi mesela
acımı kimse taşımıyor nasılsa
hem kime ne, aklımı neye inandırdığıma
şeytan taşlamanın maliyetini hep merak etmişimdir
cemre-i sağir, cemre-i vusta ve cemre-i kübra
büyük kalabalıkların toplandığı mina
taşla taşı vurmanın delirten mutluluğu
ve büyük arınma öncesi son kulvar
üç kuşak, üç boy hani ateşten gelen malum soy
insan şeytanın tek olduğuna inanacak kadar toy
ürperdi içim, ürktüm insanlığımdan
insan taşı, şeytan insanı vuruyor diğer tarafta
derken cemre-i kübra belirdi kapıdan
şehvetiyle sana, ihtirasıyla bana benziyordu
gözlerinde üç beş çakıl taşı, ellerinde insan kanı
ve yüzü aşk kadar karanlıktı...
5.0
100% (5)