2
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
Okunma

Küçücük virgül gibi kıvrıldım bir köşeye
Görünmez mürekkeple yazılmış son satırda
Zamanın bıçak sesi indirildi geceye
Yokluğa bırakılmış imzan kaldı hatırda
Acziyet iki büklüm sarıldı bilmeceye
Gidenler mi bahtiyar, esas kalan mı asıl
Veripte son bir ara tek yudumluk heceye
Bir perva, çün hecenin kametiyle muttasıl
Adın kaldı geriye, soluksuz maceradan
Kurşuni geceleri yıldırımlar kolluyor
Aşılmaz ince zorluk, yazılmış maveradan
Zerrelerle yıldızlar, inle cin top oynuyor
Karıncalar çiğniyor, belki en ala devler
Heceleyip seçtiğim adımlarla beynimi
Bu acip sikletleri kim çeker acep kimler
Hayata mevt yükledim...Ruhuma da cismimi
Önümde tükendi yol, tamamiyle önümde
Hazan olup döküldü saatin yaprakları
Göğsüme çökertilmiş sızılı bir iklimde
İlk, akşamı yitirdim; sonra da sabahları
İdraki’n terazisi muhtaç şimdi dengeye
Nasıl zerre, omzunda ummanı taşır, nasıl?
Delilik iki büklüm yetişti pencereye
Bir dehşetli ki girdap, nerde imla ve fasıl
Ne zaman acep bir kez çıksam ben de pazara
Tanınmaz bir gölgenin ruhuna hasret kaldım
Değiversem hasrete can dokuyan nazara
Can pazarından bugün vefayı ödünç aldım
Nokta nokta zerratı imdat ile koşturan
Yetiş kudreti sonsuz ey şems-i ezeli
Acizim neyleyim...Ey vuslata kavuşturan
Ölüme hasret kaldım, hasretten de beteri...
5.0
100% (7)