10
Yorum
20
Beğeni
5,0
Puan
1441
Okunma

Aydınlığın hicvine tanık göğün idamesi
Gölgesiz kuşların her biri
Yolunu kaybetmiş bir hayvan terbiyecisi.
Ölümü öğütleyen bir Hint fakiri içimde tepinen
Siyahî iklimin de mucidi
Baştan savma bir eksizde olmazı dillendiren bir hale.
Güzergâhın tavanında ılık rüzgar
Hafif meşrep bir yanılgıyla
Baştan çıkarıyor mevsimi oysaki mevsim
Çok ılık ve yaslı
Demlendiği gönül rahlesinde soyut bir izlek
Sığındığı kadar sığdıramadığına da tanık
Bitimsiz lanet bir hoş görüyü dillendirip
Kandırırken masum yoldaşını ömrün.
Katıksız telaşını da yitiren sünepe bir gölge
Üstü örtülü düşlerin takipçisi
Fiziği ve yüreği boyutsuz Haziran güncesinde
Eşrafın zılgıt yediği bir şehir meclisi
Top yekûn armağan edilen diri hüviyetlerin de temennisi
Yâd edip dünü
Kıvrılıp izbe bir düşte
Ne de olsa muradına tanık ve vakıf Tanrı.
Arzı endam eden su nilüferi
Yaslı şehrin yaşlı enkazı
Dürtüp de hayali rotasını
Azığa almakla da eş değer göğün uçuk mavisine
Yabancı bir seyyah oysaki yolu geçmezdi buralardan
Diyenlere inat savurduğu nidayı Tanrıya sunarken.
Ettiği her tövbe işlemeye müsait günahları
Künyesine kazıyan afakî bir gölge
Soyut imlerle örülü şiirde başını yaslayıp da
Dostun sırtına bir dokunup da
Kaç ah işittiğini unutan sancılı müfreze
Şimdi gitmek vardı ya…
Hani, nerede sende o cesaret!
Savında yanık izi
Surelerin gönül sesine karşı gelmek mi?
Ne haddime
Boyumu aşar kaderin döngüsü
Ne zamanki serpilmişken bir bir
Heceleri yatırıp da sırtı üstü
Sorguladığım her şiiri mihenk taşı yaptım bilinmeze.
Artık kiminse kuyruk acısı
Azığa almakla hayalleri de eş değer
Çıkmadan kırkı şiirlerin
Tehir ettiğin ölüme mi var söyleyeceğin?
Solmadan göğün kızıl teni
Uyduruk bir masalda dinlenmek
Sonra da çekip gitmek bir mahzun şiirin
Daha dolmuşken miadı
Kaça kurmalı vakti?
Öğün atladığım bir günü de gömüp
Dünün mücbir sebeplerine atıfta bulunmadan
Kasvetli gecenin sihrine banıp da içindeki özlemi.
5.0
100% (17)