16
Yorum
28
Beğeni
5,0
Puan
1119
Okunma

H/içimin manivelasında solgun bir rubai izini sürdüğüm
Telaşlı renginde mavi’nin devasa bir bulut
Tanıklığını yaptığım gölgeme biat
Bir defteri kebir içimdeki minval
Göğe son sürat b/akıp telaşla kaçtığımın da yanılgısı
Öykündüğüm beyit beyit rüyalarım
Ve kasvetli şarkısı kayıp özlemlerin
Ben ki ayıp bir özne olmanın meali ile
Redifi ölü bir mizansende son kiracıyım.
Zanlar teşbihte hata olmaz demenin de kefareti
Zemzem suyuyla yıkadığım şiirlerime meze mi yoksa
Aşkın asaleti?
Sevecen hükümler;
Devingen sure(t)ler
Kaybolan bir tefsir müdahil olmaksa Pişekâr bir siteme
Rabia’sı yüreğin sancılı bir ölümse…
Kılıç kuşanıp da geldim ben bu şiire/şehre
Üstelik kozamdan yeni çıktım ölümü de
Göze alıp
Bir batında açtım güller devirdim
Surelere tutunduğum
Aşklar hicvettim yüreğimin gölgesinde.
Güzel Rabbim nasıl ki koruyup gözetledin bu aciz fanini
Sorulardan mı kaçtım ben söyle insanların gözünde,
Soytarı bir meal olmayı da savsakladım
Aşkın haşmetine çaputlar bağladım
Hicvettiğim özlemle kurşun döktü içimdeki melekler
Sonramı lav edip de kader
Elemimi bile çok gördü ne çok münafık.
Bir hale idim
Bir halvet coşan ömrün pervazında
Soluklanan bir martı
Varsa yoksa Rabbimin yarattığı her acı…
Karşı gelmedim
Boynum inceydi her heceden ve sureden
Kayboldum zamanın feri sönmeden
Islah ettim içimdeki çömez benliği
Yoldan çıkmadan düşüp de yollara
Sapmadan kötüye anıp da hasreti nefretle
İhya oldum ben günbegün
Somurtan mizaçları yok saydım
Armağan ettiğim her tebessümü milat bilip
Sarkaç gibi s/alındım hayatın realitesinde
Bir zıpkın oldum yeri geldi mi saplayıp sineme
Bir sitem savurdum da ansızın
İçimdeki sefil yetim’e.
Aşkı mağdur kılandı kimi zalim
Sevmekten asla vazgeçmedim.
Hor gören, verip veriştiren kimi gölge
Radarımda takılı kaldım aşka ve müsebbibine
Yorgun katlarında devranın
Solmadan açtım pare pare
Bir gül olmanın şerefi ile gülümsedim her canlıya
Hatta taşa, duvara seğiren gözyaşına
Atıfta bulunanları bile bastım b/ağrıma.
Sonrası mı?
Şükürler olsun muktedir olan güne ve kalan ömre
Sevgiye biat sandığım sanmadığım tıklım tıklım dolu
İman gücümle yummadan gözlerimi
Şerh düştüm ben bir kez aşka ve maviye.
Mavi bir uğultuyu seslendirebilirim
Sersemleyebilirim de içtiğim ırmak dolu gözyaşı
Menevişlenen geceye de sunarken hürmetlerini
Efkârın izini sürerim gün ve gece.
Sırların ortak olduğu bir pasajda
Ümidi doğrarım içine imgelerin
Mademki başımın tacı aşk ve şiir
Yüksünmeden sever, çömelirim hecelere
Başını her okşadığımda mevsim dillenir
Şeritsiz izleklerde
Aşkın da yasını tutan bir meczup gibi
Öykünürüm mavinin her tonuna.
Zılgıt yiyen bir kurşun gibi saplanırım
Saklanırım da
Şaşalı ve hummalı bir esintide
Yâd ederim deli maziyi
Sevi dilinde hıçkıran bilumum minneti
Devşiririm sarmalında beyitlerin…
Tutuşan bir zan gibi gecenin fıtratı madem
Fırtınada yola çıkmış gemiler gibi içim is kokar
Mağlup bir aşka da paye veririm dingin hecelerle
Üstümü örten fısıltıyı dinlendiririm
Lal söylemlerin uçuşan kanatlarında
Bir vaveyla yüklenir Tanrı ve gece
Sonrasını bilmediğim bir hikâye gibi de
Dışlanırım günbegün.
Öykündüğüm buklelere serilirim ince bir şiir gibi
Kalınlaşan sesinde hüznün
Aryalar sağaltırım acıların yüzü suyu hürmetine
Bağdaş kurduğum her hezimetle soluklanırım ansızın
Solan güneşin saçlarını tararım
Ay düşmeden gözlerime.
Ölü bir hücre mahkûmuyum belki de
Hantal ve savsak belki ölüme tutsak
Öldürdüğü hayallerinden hüküm giymiş bir ölümlü
Ölüme şerh düşen kırılan kalemi de
Saplarken sorgu hâkimi sinesine.
Ölüm çözelir, çözeltir şehrin mavi ışıklarını
Ölülerin sihirli dünyaları
Bir sunudur ihya edesi kibirli fanileri
Örselenir her ses ve sorar Tanrıya
Ne zaman kurtuluş?
Ne ara hidayete varış?
Gömülü kehanetler örüp de saatleri
Esir düşer meftun şiirler
Şairin yanık bağrında bir sure kadar huzura binaen
Gölgesi de yitip gider gecenin
Devasa kanatları Huda’nın
Devrik satırları kayıp ümmetin
Vedalaşır şiirler kanayan imgeleri yok sayıp
Kıtalar devirir çok ayıp bir şarkı gibi
Titrer dizleri/dizeleri birer birer
Sormadan ne için öldüm ben…
5.0
100% (22)