EY YABANCI

Nefesiyle vuruyor
Bir kadın bir adamı
Elleri elleriyle karışıyor
O emanetçide kalıyor yüzü
Ellerimin arsında bu saçlar
Hangi sözcüğü hangi nesneyle kaynaştırmalı
.....
İşte seni yıkıyorum sularla
Yine yılar sonra
Ey çıplaklık
İşte bu tende gizli Özgürlüğüm

Çocukluğun öndeki perde
İçime işledin
Alıp onu elimle sokağa teslim eden ben
Başakların varlığından kin duydu bana
Hangi nefret büyüttü seni
....
Bilemezdim
bilemezdim içinde ne karanlık adamlar uyandırdığımı

Arzunun keskin bıçağını
Kokusu duyul sun diye dalından koparılan çiçekler gibi
Koparıldığımızı bilemezdim
Tuhaf şey arzunun eşiğine oturmak
Gücün gölgesine sığınmak


Akar aramızda geceye ben beyaz yüzler
Kırılmış bir ben var
Kırılmış bir sen var içimde
Tuh av şey yavaş yavaş unutmak
O kadar daha tuhaf olan unutup hatırlamak
Sonra ağır ağır yenide unutmak

Dolaştırıyor şimdi o
Bedeni avcunda
Pazar yeri de
BU tellal
Umduğunu bulamamış

Asfaltta çakılmış çakıl taşını
Hangi su yıkar


Hangi mevsim nefreti büyüttü
Yorgun beleğim hangi şarkıda vardı
Hangi şarkı buluşturdu gündüzü gecemizle

İşte bir varmış birde yokmuş
Hangi buluşmaydı o
Yoklukta kendimi
Varlıkta seni
Sen yoktun ben olmadım
Ben oldum sen olmadın
Bir varmış bir yokmuş
Yokmuşsun imgesi varmışın imgesini silikleştirir

Çok uzaktan el salama kendine
Çok uzaktan el salama bana

Bir yer olmalı seni bana
Beni sana getiren
Bir yer olmalı

Bir ilkbahar düşü
İşte budur gönül borcum
İyi es ey rüzgâr
Dalar arasında
Savur göğsümde kalan son tomurcuğu
.....

Aynı mevsimde açan çiçekler gibi
Sırt sırta iki mevsim
Doğumun sancısı ölümün acısı

.....
Ey düzenci kız ölümü bildir bana
Hani o eskiden olduğu gibi ışıl ışıl gözlerle
Kuşlar gibi kanat çırpa çırpa
Dansa duran
O dudağındaki incelik
Yüzündeki gülüşle
İşte yine kendimle geceye
Bir şehrin hikâyesini fıslıyorum

Köleliğime doğarım
o zaman parçacığında
Gelecektir belki
Yanılsamalar kurtarıcısı
İşte o güne deyin
Sözcüklerle sürdüreceğim kendi neslimi


Biliyorum bir başlangıç noktası var
Fırtınadaki az evvelki esinti
Esintiden az evvelki rüzgâr
Rüzgârdan az evvelki fısıltı
İşte orda fırtına da önce bir yerde bir kelebek kanat çırpıyor
Sen kelebekten evvel kurdun imgeyi
İşte tam orada üstünde duruyorsun sözün.


Bir beşiktir hayat salınır gecede yatağım
Salında gel bir beşiktir hayat