7
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1279
Okunma
Yaşamak diye oynanan bu dram,
Asla son bulmayacaktır.
Lâkin insanlar oyuncudur,
Çaresiz, kırılmış ve mahzun..
Sürdürürler sonlanmayan oyunu.
İğne deldiği yerden, hep kan damlatır.
Niçin fakir ağlayınca, yalnız fakiri ağlatır..
Yazık insan diye övünüp, geçiniyoruz.
Aldanıp, aldatıyoruz birbirimizi ısrarla.
Lakin doğar–ölür insan, yaşamı kısa,
Çakar şimşek birgün biter ömür,
Irmak gibi taşır azrail
İnsanları bir sorgulu güne;
Neyse hakkın bulursun sen
Sırat köprüsünü geçişte...
Dünyada ki rollerimiz
Saat saat değişir.
Rahat, zahmet, acı, rahmet
Hak edene verilir.
Etmez para; torpil, rüşvet, iltimas,
İstenmeyen rolleri değiştirmeye…
Gerçek olan hep bunlardır, ne çare!
Bu dünyanın kahrınıysa
Çekmez ilelebet bu sine.
Rollerimiz daha burda olsa
Ah yalansız ve gerçek,
Ne eksilir şu yalancı dünyandan
Sevgili ve büyük Ya’Rab?
Gülmek varken, bu acılar olmasa!
Şu yalan dünyadan hiç göçen olmaz...
22/Ocak/1972 Cumartesi
Antakya