5
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1073
Okunma
Islanmıyordu,
Ruhani’ydi sanki o !
Gök delicesine yağmur,
Sular köpüğümsü, azgın.
Gözlerimle kestirebildiğim kadar,
Çalışıyordu bir adam taa uzakta.
Eşeleniyor toprak, inip kalktıkça kazma..
Düşünüyorum ya hasta olursa;
Desem yağmur dinsin de sonra yap baba,
Korkuyorum ya derse ki bana:
-Ah evlât bilmem tanrı mı geldi gazaba,
Kavruldu toprak kalmadı hasat,
Son ümidimiz şu kökten fırlayacaklar da,
O da Üç – beş ay sonrasına..
Ben pencere kenarında rahat divanda,
O bizsiz uzakta,
Kasvetli çamur deryası tarlada.
Eşer de eşer toprağı.
Su toplansın , kavruk fide uyansın…
Gördüm yine bugün yol tamiratında,
Çalışıyor durmadan bir kürek, bir kazma..
Ben kahve de buzlu gazoz elimde,
O patlamış lağımların başında.
Kavurucu, öğlen – sıcağında.
Derdi çoktu, susuyordu yokmuşçasına,
Yemin edercesine birgün hınç alacağına..
Ruhani’ydi sanki o,
Tastamamen bir baba..
Çalışıyordu yalnız başına,
Hiç yorulmamacasına,
Ev, evlat ve eş nafakasına.
23.mart.1971, Cuma
Antakya