1
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
675
Okunma

saat 9.20
şehrin,
tuzlu mavi duruşunda
içimi yakan açmazlar
ve
bin bir ömür çizgileri geziniyor
202 no.lu oda
hastahanenin ikinci katı
aynı odada kaç kişiyiz
girişte sağda
emekli bir hasta
kendinden çok
çocuklarından dertli
trabzon’lu maliyeci
9 gündür burada
“babam olsa adalet yaparım..” diyor
yaşlı bir kadın
45 gün hastanede
oğlu perişan
yanımda yatan
sigara isteyen hastaya
tereddüt ettim..
dışarıya döndüm
kadıköy şurada
haydarpaşa orada
ve Marmara
boğaza girmeye çalışıyor
karşıda adalar
inci taneleri gibi serpilmiş
saat 10.20
hemşirenin yüzü bıkkın
ameliyathaneye gidişim
giymemi istediler
yakasız bir entari
sırtı açık gibi
idamlık mahkumum sanki
sedyeye uzattılar
ölmeden ölmüştüm
kefenlenmiş götürülüyordum
zemin kat ilaç kokuları
kaç koridor geçtik
kaç dönemeç döndük
koşuşan
panik görevliler
ışıklar..ışıklar
ameliyat masaları
yarı aydınlık odalar
yarı çıplak insanlar
koridorda durduk
sıram gelmeli
gelince de
bir hemşireye teslim
götürülmekteyim
lokal anestezi başlıyor
dışarıda güneş vardı
çay bahçesi
çay içmeyi özleyeceğim …
mustafa kaya
2018