2
Yorum
22
Beğeni
5,0
Puan
1416
Okunma

biliyor musun aşk
martıların yeniyetme sevincinden daha büyük aşkla özlüyorum seni
her geçen gün
çeyrek asra sığmayacak kadar uzarken kirpik uçlarımda
parmaklarım çentik atarken yer kürenin kalbine
daha çok
daha çok özlüyorum aşk
aslında bugün hava bu kadar bozmasaydı
bulutlar çilekeş yüzlerini çıkarmasaydı kaburgalarından
dertleşecektim göl kenarına çadır kuran martılarla
gün görmüş reisleri beni daha iyi anlayacaktı
eminim
eminim aşk
ve eminim ki
bağrımdaki ateş toprağın altındaki karıncaları bile ısıtacaktı
yavru bir ördek saç tellerimin kederini tek tek sıvazlarken
huzuru içecektim
atar damarlarım toplar damarlarıma sevgi enjekte ederken
yalpalayan bedenimle
yarı çıplak umutlarımla
küçük bir çocuk gibi şımaracaktı Nagihan kimliğim
âhhh aşk
günlerden cuma öncesi iken
nabzımda nabzın delice atarken
ellerimin evrene dar gelen kelepçelerini bir çırpıda çöz
al beni babam yüreğinin mahpusluğuna
sımsıkı sarılırken ruhum gökkuşağından kanatlarına
mutluluk duasına şahitlik etsin avuç içlerimiz
şimdi
kokuma hasret kalan hücrelerinle
kaç kez daha öpersin
ayak parmaklarımın üşümüşlüğünden
"bu dünyadaki tek cennetimsin" diyerek
kimbilir
kim bilir aşk
duyuyor musun aşk
içimde çoğalan kırlangıç vaveylâlarını
gözlerimin hıçkıran sus’unu
yetimliğimin ve öksüzlüğümün kılı kırk yaran feryâtlarını
duyuyor musun
âhhh aşk
fazla söze gerek yok
martıların masumluğu kadar seviyorum seni
martıların kanatları kadar
martıların göğü delen çığlıkları kadar
gökyüzü kadar
evren kadar
karıncaların çalışkanlığı
ağaçların bahara yelken açan çiçekleri kadar
vatanım kadar seviyorum seni aşk
bayrağım kadar
ezan sesi kadar
annem kadar
babam kadar
çocuklarım kadar
ya sen
sen aşk...?
nagi han
5.0
100% (15)