9
Yorum
33
Beğeni
0,0
Puan
1074
Okunma
külüne ateşlenen kibrit gibiyiz
vasati kırk çöp ömrün
bu sabah,
güneş ışığıyla duş alıyordun rüyamla
gözlerim,
anahtar deliğinde
evire
çevire..
buzlu cam ötesinde mozaik bir hattat
hat sanatını icra ederken bir yandan
aynı hattın sınır ötesine geçecek kadar yer açıyordu parmağın
buğulu camından
seni rüyamla baş başa izlerken
yakalandı gözlerim
anahtar deliğinden
sonra çevirdin bakışlarımı
buzu kırılan mozaik gibi dağıldı hattın
hani bir sepyanın sehpasına tekme atmak gibiydi
ya da feraceli kızların
göz kırpması kadar kızıl ötesi
göz temasımız kesildi birden
ağına takılmış kuş gibi çırpınıyordu arzun
kanatların koynuma tünerken
derken,
parmakların tırmık oldu cam buğusuna
gerilmiş bir yaydık artık
geceden kalma ne kadar yıldız varsa
hepsini kaydırdık
köpükte beliren gök kuşağında
ve sonra,
ateşine küllenen bir kibrit ten
duman içtik baş başa
vasati kırk çöp yıldız
dönüyordu başımızda..