3
Yorum
9
Beğeni
5,0
Puan
758
Okunma
Anadan üryan ranzamda
Çığlıkları uyanır mahpushanenin
Dört kollu kilitleriyle
Birde canına yandığım kehribar
Nice gecelere pisler kar’a hasreti
Nasıl derme bir iş güzarlıktır ki
Arşınlar arsız adımlar upuzun koridorları
Pencereden düşen boynu kuğu gece
Ranzanın yan üstüne musallat
Seğirtir alnın çatısına teneşirin kar’a hasreti
Ve en çok bizim oralar bilir
Çapak sürmeli gözlerin kederini
Ölüm kucağımızda kuştüyüyken
Hani çakarsın girmez ya duvara çivi
Öylede çakılmış usuma kar’a hasretin
Kışladan iner duvar sürüsü dama
Ağırdan dumana doğranır başım
Ağırlamalı kapı pencere birde gardiyanı
İnler avuçlarıma birikir kızıl akşamlar
Derttir kıpırtısız bakışın kar’a hasretine
Zulüm fışkırtsa da zindanlar
Ölüm çürütmez
Çengele takılmış bir ezgiyi
Çatlamış dudağında dişin mor izi
Çalar bir tutam kar’a namuslu hasretlere
Kuşluk vakti mahmur henüz
Göğsünde inceden bir sızı
Yüreğini yarar kara toprağın saban
Gün vurur tene yoksulluk ayrışır
Zeytinin dalına başlar kara hasreti
Kıymık gibi batan gecede
Çeliğin soğuk nefesi uyusa da bileklerimde
Alnıma yakışmaz kaderin murdar mührü
Güne kuşku sarkıtan cevher sabrım
Puşt yıllar neden yalvartır hasreti
Sütü bozuk hayın ustura
Kâgir değirmenin can pazarı sularında
Billur yaşıma bilenir
Ölüm çığırtkanları harcar kardeş gülüşlerimi
Perdesiyle toprağa kar’a hasretleri
5.0
100% (5)