2
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
1515
Okunma
Cinnet getirdi zalim, anlayış fukarası...
Kanadı Çankaya’da yüreklerin yarası
Her şey tersine döndü, hayat durdu bir anlık
Söndü bahtın yıldızı, şimdi gökler karanlık
Bir caninin kalbinde nefret ağır bir yüktü
Hüzün bahçelerinde güller boynunu büktü
Umudun kandilini tuzla buz eylediler
Kırdılar gül dalını, vakti güz eylediler
Bülbülün kafesini mekân tuttu baykuşlar
Gönül coğrafyamıza dadandı karakışlar
İstikbâl çerağının kıstılar ışığını
Sükûta ram ettiler bir bilim âşığını
Ümidin goncaları dallarında kurudu
Merhamet tohumları toprağında çürüdü
Meyveler can katarken dalların uçlarına...
Ölümün soğuk yeli değdi avuçlarına
Veda bile etmeden gidince akşamüstü...
Yas tuttu karanfiller, yağmur buluta küstü
Kalanlara ağır kış, göçene bahar oldu
Hayaller paramparça, umutlar buhar oldu
Urbası al bayraktı, düşleri aktı onun
Yalanın düşmanıydı, sevdası haktı onun
Zamansız gidişinle öksüz kaldı bu şehir
Kurudu düş çınarı, köksüz kaldı bu şehir
Canlar nasıl dayansın, yürekler yakışına?
Gözyaşımızı kattık zamanın akışına
Söndü irfan ateşi, baca tütmüyor artık
Kan damlıyor güllerden, bülbül ötmüyor artık
Ortada kazanan yok, çok şey kaybetti yargı
Çankaya sırtlarında bir ömür sustu şarkı
M. NİHAT MALKOÇ
5.0
100% (2)