1
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
1434
Okunma
Hüzün bandıralı bir gemiyim
Köhne limanların çok uzağında
Okyanuslar demir atmış kiraz ağaçlarına
Martılardan simit çalıyor ebabil kuşları
Çocuklar uçurtmalarını
İzbe liman meyhanelerinde unutmuş
Babalar
Ceplerinde kuru üzüm taneleri ile getirdi belki de
Eve giderken is kokulu eller taşıdı mandalina kabuklarını
Kimbilir
İkramiye alınmıştı
Veresiye defterinin önünden geçerken vakur
Garson!
Getir hesabı
Yağlı yerinden bir okka kıyma ver bütün dünyaya inat
Gemileri ürkütme
Kirazın dalları taşımaz bu ağır hüznü
Limanlar bu kadar ıssız olmasa
Denizler delirmeyecekti
Kimseler kimselerin yerine
Çekmeyecekti ağır vebal kadehlerini…
“Demir attım yalnızlığa...”
Değiştir garson bitti bu terane
Topladı çocuklar uçurtmalarını
Dümen kırdı hüzün bandıralı gemiler
Babalar çoktan unuttu mesaiye kalınmış günlerin getirdiğini
Anneler
Yine ağladı zamanlı zamansız
Yine acı bir söz tıkandı boğazlarına
Yine ağladı
Yine içine attı
Yine gemiler dolusu çaresizlik yükledi
Sessiz denizlerin kıyısından
Kiraz ağaçlarının dallarına…
Heyy gülüm
Nasılda salına salına
Trenler geçiyor denizin ortasından
Vapurlardan el sallıyor karşı kıyının bulutları
Nazlı bir sabaha uyanıyor hüzün bandıralı gemi
Yelkenli bir uçurtma çarpıyor kirazın dallarına
Koparıp zincirleri
Rayların üstüne savuruyor tüyü bitmemiş yetimin ahını
Hüzün bandıralı bir gemiyim ben
Baba ruhu kadar ince
Anne kadar isyankar
Bütün denizler kadar küçük…
5.0
100% (5)