1
Yorum
7
Beğeni
5,0
Puan
1384
Okunma
SÜKÛT- ARAF SÖYLEŞİLERİ
bu yıldızlı dam yıkılır
her ateş sönme kavliyle yanar
içimde güz çiçeklerinin sesleri
aşılmaz bir duvara dayanır zaman
kırık testilerde yalnızlık ninnileri
nere dokunsa gök elleri incinir
öksüz kuşların ağıtlarına değer dudakları
saklı bir yaraya gülüşünle kilit vurunca sen
gelip geçer dediğimiz şeylerle doluyor
bakışlarımızda nadası bitmiş günler
ellerin ki tanımsız dertlerin şifacısı
hüzne batırılmış bir kalemi tutuyor
ne yazsa bir adım ötesine sesleniyor
ardımızda kalıyor zamanın çıngırakları
şenliklerden artakalan boşlukta duruyor
yalnızlık kumaşından biçilen aşk
bu kıyam tuhaf bir yangının isi
geceye sürtünen yollarda kıvrılıyor karanlık
bütün nöbetçi taşların yazısı siliniyor
renklerin gövdesine batınca siyah bir hançer
bir arayışın sergisinde buluyor kendini
göze perde çekip güze sarılan yokluk
ne varsa biriktirdiğimiz aşka dair
gökyüzünde kuş oluyor
yani topraktan doğuyor ateşimiz
suyun dudağının kenarında
2 kasım 18
ali rıfat arku
istanbul
5.0
100% (3)