3
Yorum
14
Beğeni
0,0
Puan
1195
Okunma

Bir Dizek’in
Dügâh perdesinde kırdım
Sol’umun Anahtarı’nı
Ki
Itrî’nin parmaklarında
Tiz bir inlemeydi Buselik ağrılarımız
Ne
Muhâyyer’di didelerimizde rakseden notalar
Ne ki
Mahûr bir sükûna
Sermest serbest
Râst gelebildi kırıklarımız
Kırıntılayıp düşlerimizi
Mâlûmâtfurûş bir masalın dibâcesine
Gurbet kertiği tabanlı
Yalın ayaklarımızla geçtik
Absürd bir lisânla
Bizi tarifleyen
Adresleyen
Her kelâmın üzerinden umarsızca
Bir yanım
Mukaddes Eski Ahit Kitabı’ndan devşirme Gomorra
Bir yanım
Lut’a bahşedilen Rabbî Bahçe Sodom
Ki
Arştan sayha sayfa yağan
Hâr ve nâr sağanağına medetli
Âkıbeti flû istikbâlimizin
Beşik belleyip gözlerimin kuyusunu
Eeleyip beledim hüzün yaşlarımı
Kumul kavruk sahrâlar yürüyor
Dilimin vâhâlarına
Çakıl taşı kırıklığınca kelimeler
Kesiyor kırbasını dudaklarımın
Dilimde sürüngen ayak izi
Kuyruğunu kafasına dayamış
Ateş çemberinde debelenen akrebin
Ah Yâr
Gitmeseydin bu vakitlerde keşke
Aylardan Ekim
Gün bilmem ne
Mevsim Güz
İklim divâne
Boyası akmış camlarımın tahta pervâzında
Acemaşîrân iniltilerle sevişirken
Mûnis mûtî yağmur
Nobrân hoyrat rûzgâr
Burnunun ucuna kadar çekmişken
Kalın yün yorganını gece
Rûyâlarımın başak saçlarını
Müşfîk esmer parmaklarıyla tararken korkularım
Gitmeseydin keşke
Ki
Ben
Zırıl zırıl deliyim bu saatlerde
Ki
Ben mahbûb
Ki
Ben mahcûb
Ki
Ben meczûb
Ki
Ben
Bilmezin biriyim kendini
Ki ben mecnûn
Ki ben maznûn
Ki ben mahzûn