3
Yorum
14
Beğeni
0,0
Puan
2002
Okunma

Nefesi kursağında kalmış
Ölü güvercinler asıyorum
Topal rüzgârların
Başaklarını kovaladığı divâne saçlarıma
Göğsümde
Muska diye taşıdığım
İllegâl
Cehennemî bir yangını örtüyor
Fal kertiği avuçlarım
Sultân-ı yegâh şarkılar söylüyorum
Kanı çekilmiş dudaklarımla
Dalkavuk bir hayatın
S’ağır kulaklarına
İçimde engerek engerek sürünen
S’ağrıları yaralı ağrılarımı emziriyorum
Dizlerimde uyusun diye
Korkutup avuttuğum ninnilerle
Çizgisiz alnımın alınlığında
Ötesini berilemiş gidişinin ayakkizi
Hatırât-ı mâkûsumda
Y’adıma iğne iplik teğellenen
Birkaç harflik yalgın adın
Gözü şiş bir geceden kalma
Kirpiğinde çapakları kurumuş sabahların
Eli yüzü yıkanmışlığından
Avuçlarıma düşen yüzünün parçalarını toparlayıp
Köpürterek yapıştırmak
Yama yama yüzümün yarıklarına
Düşürüp döktüğü sırrımı ele veren aynalardan
Aydın günler dilemek hergün
Başkalaşan bir yabancıya
Tenimden damlayan kokunu biriktimek
Kağıt bir mendilin
Az kullanılmış kat yerinde
Ayaklarım üşüyor meselâ
Ayaklarıma giyindiğim ayakların yok artık
Her akşam bıraktığın komidinin sağ yanında
Ellerim diyorum
Ellerim bu kadar küçük müydü
Tutup seni yakalayamayacak
Ve
Bırakamayacak kadar
Küçük
Sevgili
Ya
Al çıkar kendini
Boş vererek
Ne eder kalanlığımı
Ya
Al çal
Tenime helâl kılınan terine
Ve
Bitir
Sendeki yalnızlığımı