2
Yorum
10
Beğeni
4,9
Puan
920
Okunma
sancılı uyanışlarla doğuyor gökte ay
yerde ahududu yapraklarına değiyor
ölümün serçe parmakları
dudaktan dudağa ezilerek dolanıyor bir ünlem
ıslak bir aşka bürünüyor kent akşamları
aynalardan sarkıyor yalnızlığın soyunmuş bakışları
bir ud sesinde parçalanıyor zaman
mızrap hayal perdesinde bir cengaver
telin depremine saplanıyor duygular
kırk kilidin bitiminde kapı gıcırtısı oluyor şiir
ve korkusuzca boynuna doluyor yolları
susamış bir gözü sevince rüzgâr
artmış eksilmemiş bende yangınlar
ayağa kalkıyor suyun sesine gömdüğüm sözcükler
sonra gelip zihnimde tufanlar koparıyor
kanadını gölgemde sarıp
yeniden diriliyor hergün öldü sandığım şiirler
tanrım ne çok labirent koymuşsun
unutkanlığın gövdesine
çoğu zaman unuttuğumu unutuyorum
yaralarım külden bir kenti kaplıyor
çoğalıp çoğalıp yanıyorum
küller yağıyor durmadan düşlerime
bırakıp gidince kendimi
17 ekim 18
ali rıfat arku
istanbul
5.0
88% (7)
4.0
12% (1)