2
Yorum
7
Beğeni
5,0
Puan
1028
Okunma

ruhun firni özlemektir
ve insan en çok özleme doğar
kirpiklerinden kaleme düşen bu uzun şiir
yaprakları yırtan o türkünün içinde
can bulan mızrabın tele vurumudur
ey gönül vokali,
cebele düşsem bu kadar üşümezdi bedenim
sevin şimdi,
odamın cidar sessizliğine gömüldü son beyt
ve aklımda kalan yalnızca adın olmalıydı
bir hayalin içinde kendime yenilmişliğim yüzüme çarparken
avuçlarımdan dökülen ömrün tortusuna göm beni
yalpa duyguların zul halinden geçişim
ve beni senden ibaret bilmem bundan
bin oluk güvez aksa da içim
boşver aldırma, sorma nasıl olduğumu
ben yandığım ateşte küllenmekte ustayım
yavunç ve üstelik yola düşmüş firak haldeyim
cemaline takılıp güvertene düşmeseydim eğer
geçmişe berdel ettiğim geleceğe yenilmezdim böyle
acı, heba ettiklerimden kalma bir miras
bu hal, bu gam senden değil
kalbimin takılıp üzerine düştüğü nice acı var
adı konulmamış her duygu korkutur beni
gülüşlerinde doğan güneşi ruhumun karanlığında batırıp,
yeni bir güne buhranımla uyanmanı istemem
aklımda ip atlayan düşüncelere takılıp düşersin
git…
duyguları düşlerine yakışır şekilde kuşan
bendeki kiri Nuh’un tufanı dahi paklamaz
nev acıların mihenk taşına yaslı solum
ben ki, yurduna kendini sığdıramamış,
gönül coğrafyasında dahi mülteci
yabancısı olduğum dünyanın hiçlik seferinde
ola ki yolumuz kesişirse bir gün
ruhumun maktul-ü fail ezasına düşmeden
bunları bil…
5.0
100% (6)