illa ki de birileri gelip de sataşır hayatına süzülerek
sen bilip de bilmeden
atsan atılamaz ki sata da bilesin
girdabına düşüverir ömrün
ve kalır
hayatının zehir zıkkım yol ve yordamı olarak

hicranlara bulanır toz dumanlı yıllar
yüreklere azap dolusu sancı girerken
yağmur gibidir gözde ki hüsranlı yaşlar
iki yürek arası feryatlar bir nefes mesafesi
zül olur kulaklarında çınlarken sesi

niyeti kötülük olunca art düşünceli kulun
bu işin ne ötesi olur nede bir berisi
iblislik var oldukça o varlığın içinde
ömrüne musallat olan nefesleri yontar da durur usun
zırzop bir akılla çıkılır mı ki yola
vakte dolanmış kara bir kış hüküm sürerken bir biçimde
içi pas dışı yosun tutar beden

tam sırtına hedefli bir kul oldukça
elde avuçta ne kalır
hükümsüz bir kader çizgisine sürüklerler
fırsat düşkünü adamlar
sorgusuz sualsiz infaz gibi
yapar yaptı derler
biz bilmeyizlerin şeklinde
uçurumun da ucuna dek sürüklerler
kader çizgin şekillenir ellerinde
has bel kader yol alırsın
azı acı çoğu umutsuz vakadır hayatın
ölüme ramak kalır nefesin

altı sakal üstü pala bir bıyık olsa ne yazar
kalleşlerin elinde

gel de pusma
ruhundan ruhuna akan kızgın bir lav altındayken

her türlü de oyun sergilenir senin adına
hoş görüntülü gudubetlerin istilasında
dil lal kalır
yürek söner
alnından vurul muşçasına
bir anda kuzuya döner en muhkem er

işte o anda sen
fitneden ve dilden zehirlenir’sin
çökünce yaşam umutların
candan bezdirirler en görkemli de olsa cüssen
kimsesiz bir ölüsün katların ve yatların olsa da
çaresiz kaldığın bir anda
küs ve biçare gidecektir bu hayattan tüm hissen...


(05.09.2018) AZAP...