bütün feryadımı şefkatle yükledim cenup rüzgarına
yönünü tespit ederekten esişine
az kaldı sana erişebilmesine az mualla
bu gün kurban bayramı ya
kendimi hiç çekinmeden adadım ben yurduma
ta ki sizler huzur ve mutluluğa erene kadar

ve canı gönülden milletimi basıyorum bağrıma
canım sana da sımsıkı sarılıyorum hasretle
ve dönüp de kavrıyorum silahımı
gök yüzüne doğru yeminler ederken
tek ferdine dek bu canileri bitirmeden ölmeyeceğime

nefesim öyle bir hışımla çıkıyordu ki boğazımdan
hırsımı gayri siz düşünün
bebek katili bu cani mahlukatlara olan hıncımdan

dağlara sırtımı dayayarak tüm gücümle haykırıyorum
son nefesinizi sizlere aldırmayacağım
bir kabir bile bulamayacaksınız
toprağımın sizi kabullenmediğinden
ovalara sesleniyorum yüzümü döndürerek
korkmayın sizinde susuzluğunuz giderilecek
insanlarım her karışınızda veriminizle mutluluk duyarken

dün son rüzgarımı da sana yolladım
saçlarına ulaştı mı nefesimin serinliği mualla
hak için imanımın derinliklerinden esen
ben sana hiç söyledim mi bilmem ki
burada ki dağ bayır hep sen kokuyor diye
hele o gözlerin var ya bana gez göz arpacık oluyor
vicdanı olmayan sabi kafirlerini tam anlının ortasından vurmaya

şu oyuk var ya sanki panjurlu küçük evimiz
bacasından duman tütmese de
derinliğince uzanıyor salonumuz
yan taraflarında bir sakü kurdum namaz köşemiz diye
en ücrasında buluştu tüm gizemlerimiz

dün o oyukta geberip de gitmeleri gerekirken
dört zibidiyi kendi ellerimle yakalarından bir tutuşta
burunları dahi kanamadan çıkardım hem de bir çekişte
duyarsız olamıyorum ne yaparsın benim özümde yok be mualla
köpek gibiydiler karşımda titreyerek diz üstü çöktüklerinde

şu an tut nefesini de beni dinle
huylu huyundan hiç vazgeçmiyormuş be mualla
seni ben zaten emanet etmiştim yüce Allah’ıma
kahpenin dölü de kahpe oluyormuş demek ki
ben onlara merhamet ederken
fark edemediğim bir kafirin kancık mı kancık eliyle
şahadetin huzur dolu sıcaklığını o anda hissetim sırtımda...


(22.08.2018) AZAP...