28
Yorum
41
Beğeni
5,0
Puan
2373
Okunma

yaraları elbette ki sarmak gerekte
dumura uğramış bir aşk yarası sarılır mı hiç
hele ki sinsi sinsi girişte
çıkması da o anda bir olmuşsa
haksızlığa uğrayan nice gönüller hep yas tutuyor
illa ki de hüsran ateşlerinde de kavruluyor
kaçışlarda bir veda bile edilemez bilmez misin
bilsen o gidişin için
içimde ne kadar çok isyanlar kaynıyor
kahırdan kahrolan bu yüreğin son nefesi için
mıh gibi bir sancılar saplanır kabullenememekte
o hatıraların da
dimağlardan bir bir uçuşurlar zifiri karanlıklarda
sırlar tüm kaçışların kara bir yazı tahtasıdır
gönüllerde ancak gecelere dökerler yüreklerini
bilir misin ki yıldızlar hep aşktan kaçarlar
yürekleri dayanamayıp da kaydıklarında
içim içimi yiyişte bitirdi
neydi ki acaba sevmekte anlayamadığım
çıkar mı
mal mülk mü
veya para pul mu
yoksa iki gönlün ruhen yekvücut olabilmesi mi
oysa şimdi gönüllerin enkazı birbirlerini ezip de duruyor
yıkıntıların parçaları gibidir birlikteliğin tuzla buz dağılışı
feryatları’m hüküm sürüyor çaresizlik karşısında
diz çöktü rense kahırların
yüreğime dağ gibi yüklenilmesinden
yanar dönerlliğin hiç görkemi mi olur sence
koskoca bir hayat ortadan yok olduktan sonra
bel bağlamak kime ne fayda
çıkarı olanlar tek tek kopup da gittikçe
sana son sözümden de vaz geçtim
aklın olmayınca
aşkı soruyorum da baki olan yok
koca bir dünyada
o vakit neye yarar ki deli danalar gibi ha bire çırpınmaya
işim düştü de
veya ne kadar ekmek o kadar köfte dendikçe
velhasıl boşluğu dövüp de durmuşuz biz ırgatça
şimdi ki insanlık aşkı ve merhameti görüp de
hiç tanıdılar mı ki bu alem de
kaypaklıkların içinde de hamurları yoğruldukça
şimdi seven veya sevmeyen tüm gönüllerde
içi kavuran tek şüphe
ne vakit bana çelmeyi takar acaba
bunu düşünmek bile abes
iyi bilin ki karşınıza çıkacak ilk yokuşta...
(16.08.2018) AZAP...
5.0
100% (32)