10
Yorum
46
Beğeni
0,0
Puan
1512
Okunma

anız kırarız umuduyla boşuna erteledik ekini
bir gafletin korunağında soldur dük gülün rengini
sırf zevzeklik olsun diye
örümcek ağı ile örmüşler görüş açımızı
maçımızı mağlup bitirmişler
nereden gelir bu termaşlar
bu oyunun kimlerdir müdavimi
ne kadar durdursan da vakitleri
yakalayamazsın kayıp ettiklerini
bir gün gelir isyanına yansır
yüreğinde biriktirdiğin bunca sır
asla engelleyemez sin kendini
bir sevda yangınıdır belki söndüremediğin
yahutta bir eksikliktir göremediğin
en sonun da razı olmasak da
kabaran gönlümüze bir mekik düğümü attılar
postaladılar bizi defin işlemlerine
oysa birilerine bir aşk borcumuz vardı
bakmadılar duygularımızın zenginliğine
nisan yağmurları yılanların ağzına düşerse zehir
midyelerin ağzına düşerse inci olurmuş
ben ağustos böceklerinin diline düştüm
onun için ıslandım tepeden tırnağa
her doğan bir gün ölürmüş
her ölen ya yakılır yada gömülürmüş
gelmezmiş gidenler bir daha geriye
bilir misin be gülüm
silahımın fişeğine kurşun yerine seni koyup
her gece kalbime defalarca sıktığımı
bilir misin sevmek suçunu işleyip ne sitemler işittiğimi
nihayet öğrendim cellat imin kim olduğunu
bir hamlede ipi ne büyük bir zevkle çektiğini öğrendim
şüphesiz ölüm benim için bir tatil
kimse o bir katildi
geç olsa da anladım
ben asılınca değil
unutulunca sonumun geldiğini