8
Yorum
35
Beğeni
0,0
Puan
1156
Okunma

hani kapının önünde bir taş vardı
kilolu bir kişi sığardı
olan biten konuşulurdu bir arada
ağız ağıza, gönül gönüle
söz sokağa ağardı
çıkılırdı çıkmaz sokak
pencerelerde çiçekler
göğe kafa tutardı
yolda yolcular bakardı
neresindeyiz hayatın
şaşardı
gülerdik durmadan
cennete girmişiz gibi
her şey yolunda
kaf dağını aşmışız da
kurtarmışız
annesinin biricik kızını
unutmadık
nasıl kendilerine evrildiğini bütün yolların
suların yönünün nasıl çevrildiğini
değiştirildiğini zaman ayarının
terse döndürüldüğünü adımların
unutturulduğunu şimdinin
yoksa dün değil de bugün mü ?
nevrimiz döndü
pencerelerimizden giren dumanlardan
medyayı saran buğulu hallerden
yol bile şaşkın
inip durmaktan uçurumlara
görmekten kurumuş su yataklarını
bir sokağımız vardı yalansız
hırsız korkusu olmayan
bilinirdi kimin tenceresinde ne kaynar
kemik kimde et kimde
dertler kimin içinde, kimin dışında hüzün
nasıl güler çocuklar
babalar eve nasıl döner
nasıl bekler anneler
unuttuk mu
unutmadık
kafamıza biri vuruyor sanki
din işlemeli bastonla
bugündeyiz..
28. 07. 2018 / Nazik Gülünay