1
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
1020
Okunma
gülün taç kırmızısından
süzülüp mor sedirin berrak kanadına
aktılar ibrişim çatılı yerleşkelerin ufkundan
bereketini rahmine gömen
anız sarısı topraklar boyunca
çocuksu yoksunların
buğulu gözleri karşıladı onları
ve yağmurlarını uzak seraplara defneden
bulutların kirlisarı mezar taşları
ölü istiridyelerin kabuklarına
tırnaklarını bileyliyordu yine de
deniz atalarına bir yeşil mercanın yıkık mimberinden
ağız dolusu küfreden adamlar
elleri rengarek panaromaların rahmi
yalnız tepelerin salkım söğütlerine
adaklar karalayanlardı kayıp kadınlar
kilitlemişti dudaklarını taş zincirlere
seslerini özgür yelkenlerin rüzgar diyetine
veren susmaların forsaları
5.0
100% (3)