18
Yorum
71
Beğeni
0,0
Puan
1924
Okunma

inandığınız kutsal her ne ise onun adına dua edin
toplu duaların bir kabul değeri vardır.
insandan çalan
insan öldüren
insan yakan
kadına köle gibi davranıp
sonra canına kasteden
dünyadaki en şiddetli sancı ile doğurduğu çocuğuna alçakça tecavüz edip
şeytanı dahi utandıran,
sonra o meleğin minicik ellerini bağlayıp onu bir kıyıya atan,
bir diğerini iki dakikalık zevk için en alçak emeline kurban edip o küçük cansız bedene dahi işkence edip onu bir direğin altına gömen bu kabil sıfatlı bu hainler için
"şükür ki cehennem var!"demek hak değil mi?
o vakit dua...
ve elbet Allah ve Kuranı inkar edenlere sorarım!
yer yüzünde yaşayan her canlı (hangi alemden olursa olsun) ve çocuk ve kadın ve insan haklarına tecavüz eden bu sapık,cani, faşist, sadist ve zavallı cehennem yakıtlarına kıyamet gelmesinde bu zulümlerinden dolayı sorguya çekilip Allahın gazabına uğramasınlar mı?
içimizi yakıp günlerdir bizi perişan eden Leyla ve Eylül sadece bildiğimiz. peki ya bilmediğimiz bir dünya çocuk ve insan hakkı....o vakit elbet yüce Allah vardır ve şükür ki yedi kat cehennem hazırlanmıştır ve onlara "buyrun işte azap yurdunuza" diye sunulacaktır. ve onlar perçemlerinden yakalanıp savrulacaklardır o intikam yurdu olan ateşler içine. Seni edeple ve sadakatle dinlemek yaşanmışlığın en leziz huzuru olup aynı zamanda tüm dünyaya meydan okumaktır sevgili Allahım. sana inanalardan olduğum için sana sonsuz şükreder ve beni bütün dünya ve ahiret alemleri bıraksa dahi,
yüce zatının bu fani canımı asla bırakmaması için sana yalvarıır, sana yakarır, ve sana sırf oun için secde ederim işte...
sabah olur
uyanır içimin eşref saati
" Diri diri gömülen kız çocuğunun
hangi günahtan ötürü öldürüldüğü sorulduğunda"
sükut içinde yücelir sabırlı dua
ve esir bir hüzün tutunur servi dalıma
rüzgar eser
körpe şafaktır
üşür bir anne
vakit sabahtır
zaman göçer öyle bir gök yüzüne
yaşlanır dağ gibi o baba da
bütün hüzünleri biriktirip göğsümde
sığınırım kırk günün ladin yanıklarına
tükenmiş boğazımda ki son cesaretim de
sızılarından öpemem ki bir daha o çimenin de
son güzün kuruyan elleri gibi bil ölmeyi
nasılsa yemin etmiş o sabahda geri dönmeye
bekle işte
ve yeşil elbiseyi sev dedim kendime
sev pembe desenli pencereyi de
siyah
beyaz
tüm sarı renkleri sev
kavrulacak son eylülün zeytin gözlerini de öyle
şuramda şuramda şuramda niye
şuramda büyüyen bir yara sesi ki illa
nasılda kemirir içimi çıldırmış bir güneş ile
yıkılıyor işte içimin son kadim eseri de
yakıldı içimin en masum çocuk bahçesi de
ve kana bulandı bütün orman örtüsü
ne alçak bir gavursun sen böyle
mahluk denilen adi müsvedde
kırılgan bir gürültüdür umut denilen
kanatlı mevsimler gibi gezinip durur tüm sevinçler
ve zamana yenilmiş bir ihanet değirmeninde
öğütülüp sunulur o dönme dolap çığlıkları dinle
bir nefesin en son demi gibi sever ellerim yine
ateş böceklerini artık salıver istedim kader
ölmesin dedim son güzde çiçekler
ellerim nisyan
ellerim umut
ellerim ki ne dehşet bir keder
bu ne tükenmez bir çile ki böyle
seyretmek dünyayı ölümden beter
yıkılıyor gözümde tüm köy-şehirler
Lut Harun ve Yahya adına
çökecek sanki kıyametin ahı üstüme
dili yok koparılmış yağmur çiçeğinin de
kurudu işte mavi tepeli o yeşil vadi
ve çöle döndü her gelincik yaylası
sonra kül oldu tüm eylül kokusu
su vermiyor diye küsemem ki gök yüzüne
toprak bağrımda bir öksüz vatan misali
sardı saracak en küçük sıcak bedeni
tutunun içime tutunun ey çimenler
yaşasın isterim leylanın suçsuz gözleri
ve susun artık şairler
hükmü adil bir kutluyu dinliyor kalbim
kalbimde uyanmış bir beyaz mevsim
kanatlanmış bir dünya çocuktur orda gördüğüm
ve onların gül yüzlerinde
yalnızca Allah var bildiğim
...
my