1
Yorum
7
Beğeni
5,0
Puan
1178
Okunma

her dem yeniden doğmak
hüma kuşları gölgesine yenik değil
gökten düşmez yere gölgesi hümaların
her dem yeniden doğmak
ulu kuşlar avlusunda yaralandım ey yar
bahar kuşları konuyor gül dalına
ahüzar buseler güz sonatlı vedalar
göğsümdeki güvercin kanattı kafesini
şehir eşkiyaları kuşların dilini bilmiyor
kızgın kum yığınlarında ebemkuşağı mı arıyorsun
ruhunun evliyalarını yenile tufan suları yükselmeden
ulu kuşlar avlusunda yaralandım ey yar
ademin yeryüzü cennetinde sürü sürü kuşlar
üstlerinde kanat çırpan kuşlara bakmazlar
içlerinde hüdhüdü göremiyor süleyman
yoksa kayıplara mı karıştı
ulu kuşlar avlusunda yaralandım ey yar
ellerimde yaralanmış dört kuş
rüzgar fırtına kuşlarını uzak bir diyara sürüklüyor
hürmüz ve ehrimen
aydınlıklar karışmış karanlığa
karanlıklar bir totem gibi tapıyor sadece paraya
Bu diller duru akan ırmakların kuşlarının dili değil
maskeli kentlerin yabancıları
bilmezler el levhul mahfuzu
balçıktan pişirilmiş taşlar gönderin onlara
ebabil kanatlı
seher vakti yeryüzünde ötüyor bütün kuşlar
avlulara saf saf dizilmişler
bağışlanmayı dilerler
ey sufi
paslanan asanı al
yaz sağanakları başlamadan gitmeliyiz buralardan
istiridye içindeki inci taneleri yok olmadan
dilinde kırık dökük heceler
gidelim suyun alacakaranlığına
çıkalım bu kara ayinlerden
yine bir sefer var ulu değişimler
çırçıplak çıkıyorum alevler karşısına
ömrümün muştusu kaf ve nun
ömür ulu kuşlar avlusudur
Ölü kuşlar avlusunda binlerce yaralı kuş
Ömriye KARATAŞ
24.06.2018
5.0
100% (6)