1
Yorum
7
Beğeni
5,0
Puan
896
Okunma

zaman
bilincimin duvarına saplanmış balta
korkudan salınıyor
göz kapaklarımın altında
iğne yapraklı düşler
ve parmak uçlarımdaki karıncalanma
sırrı kadim bir yalnızlık coşkusu
kırılan dal çıtırtısında kıyamet
ey gece
günün cenazesine gelmişsin
gölgelerden dikilmiş bir pelerinle
ağıt yakan rüzgar buz kesmişsin
adımların düşlerin izinde kaybolan bilmece
ay ışığı günün en yakın dostu
ateş yakıp seni bekledim
elinden düşer diye
günahlarımı tuttuğun çetele
merhameti oyun yapmış
bir çocuk dolaşıyor içimde
sapan mesafesinde
taş atıyor mevsimlere
unutmuş mahkum olduğunu
yaşamın ölümle seviştiği yerde
ateş böceklerinin ilgisizliğindendir bu şiir
kelimeleri piç eder
mahremiyetini medeniyette kaybeden su
mimlenmiştir artık
virgülün gitme isteğini kurşunlayan nokta
elbette aşk yanmıştır bu şiirde
eğer kimse görmezse hiçbir yerde
yarında koşuyordur duman kokusu
insandan ve eşyadan sıkılmıştır zaman
doğduğundan beri hiç bölünmemiştir bu kadar
dörde on ikiye üç yüz altmış beşe
ve yüze
ve bine
ve de miladın arkasına ve önüne
bundandır zahir
çiçek açmaz
hiçbir saatte yelkovan
09/06/2018
ali rıfat arku
istanbul
5.0
100% (3)